17 Şubat 2013 Pazar

DEVELİOĞLU



HASAN YÜKSEL

Anadolu da yaşayıp kaderi aynı olan yüzlerce genç kızdan biridir o. Onun adı Fatma’dır, Ayşe’ dir, Asiye’ dir, Kezban’dır, Hatice’dir, Sevgi,dir…. Küçük yaşta babasının, anasının kara gözlü ceylanıdır. Ama yaşı ilerlediği zaman babasının inadına gururuna kurban olmuştur. Yüzlerce genç kıza kıyıldığı gibi gelenekler görenekler uğruna, bazı söz vermelere kurban gitmiştir o.
Afşarlar’ın Bakırdağı ve Erciyes’e yaylaya çıktıkları bir dönemde, genç kızın babasının iş yaptığı, samimi arkadaşı olan bir Develi Beyi, onu daha körpe iken oğluna istemiştir. Genç kız olduğu zaman onu oğluna alacaktır. Babası da Develi Beyini kıramamıştır “tamam” deyip söz vermiştir. Öyle ya Develi Beyinin oğlundan daha iyisini mi bulacak. Karşısında koskoca bir bey var, hali vakti yerinde, eşrafı geniş. Oğlu da onun gibi bey olacaktır diye düşünür. Çocuklara hiç danışılmaz ve iki bey, birbiri arasında onların geleceklerini planlamışlardır.
Aradan yıllar geçer, artık iki çocuk büyümüş evlilik çağına gelmişlerdir. Develi Beyi, Pınarbaşılı arkadaşından verdiği sözünü tutmasını ister. Genç kızın gönlü alınmadan kız Develi beyinin oğluna verilir.

Develioğlunun inadı
Keklik gafese dünedi
Vermen beni Develiye
El âlem sizi gınadı

Gelenekler görenekler yerine getirilir, düğün dernek kurulur, iki genç birbiriyle evlendirilir. Gelin o zamanın en iyi ulaşım aracı olan atlarla Develiye götürülür. Fakat o zamana göre gurbet sayılan Develi, genç kız için ailesinden uzak, zor günlerin başlayacağı bir diyar olmuştur. Öyle ki bu uzak diyara düşmektense emmilerinin oğullarına bile varmayı dilemiştir

Baba gızın çok muydu
Bir gız sana yük müydü
Gırılası emmilerim
Heç oğlunuz yok muydu

Gelin olduktan sonra onun için hayatın gerçek acıları başlamış, etrafında derdini anlatacak, sırdaşı olacak, gerektiğinde ona yardım edecek bir kimse dahi bulamayacak, tüm bu acılarını babasına ve ailesine sitem ederek ağıda dökecektir.

Atım gedikten aşmıyor
Fistanım dar gavuşmuyor
Vermen beni Develiye
Gurbet bana yakışmıyor

Bir genç kızın dramını anlatan bu ağıt Avşarlar arasında yıllardır dilden dile yaygın olarak söylenerek günümüze kadar gelmiştir. Bu ağıt günümüzde genç kızların dillerinden düşmeyen kına gecelerinin vazgeçilmez bir türküsü olmuştur. Özellikle gelin kızları ağlatmak için çok söylenmiştir. Her söyleyen bu ağıtta kendinden bir şeyler bulmuş, kendinden bir şeyler katmıştır bu ağıta. Dillerde söz gözlerde yaş olmuştur. Bir genç kızın çilesi ile başlamış birçok genç kızın çilesi de bu ağıta ortak olmuştur.
[1]

Yeldirir kır at yeldirir
Yelesini yel kaldırır
Vermen beni Develiye
Gaynana gelin öldürür

Günümüz Kayseri yöresi halk oyunları içerisinde de rastladığımız Develioğlu, hikâyesinden de anlaşılabileceği gibi, aslında bir ağıttır. Develioğlu, Adana yöresinde olduğu gibi Kayseri yöresinde de oyunlaştırılarak zamanla halk oyunları içerisinde yerini almıştır. Adana yöresinde de halk oyunu olarak oynanan bu ağıt hakkında Halil Atılgan şu açıklamayı yapmıştır."Baba kızın çok muydu / Bir kız sana yük müydü diye başlayan Çukurova'nın meşhur gelin ağlatma türküsü de halk oyunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gelin ağlatma havasının da oyunu yoktur. Gelin ağlatırken söylenen bir türküdür. Ne yazık ki bu da türkülü bir oyun olmuş, Adana halk oyunları arasında yerini almıştır."
[2]
Don yuduğum yastı taşlar
Eriştiğim gaba ardıçlar
İşte geldim gidiyorum
Savuşturun eşim gızlar


Samenim geldi duruyor
Her hal kına yakıcılar
Gayrı umudum kesildi
Her hal beni vericiler


Develer geldi düzüldü
Çehizimi sarıcılar
Gayrı umudum kesildi (üzüldü)
Her hal beni vericiler


Atım küçük dağdan aşmaz
Fistanım dardır kavuşmaz
Vermen beni Develiye
Bize gurbetlik yakışmaz


Develioğlu geldi geçti
Kayseri'ye dükkan açtı
Vermen beni Develiye
Güzelin iyisin seçti


Bindirirler cansız (Arap ata) ata
Götürürler tuta tuta
Savuşturun eşim gızlar
Yedioluktan daha öte


Devecinin yükü şeker
Pazardan pazara çeker
Vermen beni Develiye
Üç oğlun üçü de bekar


Develeri geldi düzüldü
Dizimin bağı çezüldü
Ellehelem vericiler
Anamın benzi bozuldu


Elimi yuduğum arklar
Belimi verdiğim dutlar
İşte goydum gidiyorum
Silip süpürdüğüm yurtlar


Develeri yüce yüce
Deveyi yüklettiler gece
Vermen beni Develiye
Emmim oğlu İshak Hoca


Develinin bayırına
At örkledim çayırına
Vermen beni Develiye
Babanızın hayırına


Çatması çatal üleşli
Üç ocağı dokuz daşlı
Vermen beni Develiye
Yedi emmim var emir başlı


[1] Kaynak Kişiler, Hatice Korkmaz,
Hacı Korkmaz,
Ayşe Teke,
Mesudiye Öztaş’ tan derlenmiştir.
[2] Halil Atılgan, “Halk Oyunlarının Sahada Derlenmesinde Müzik Ve Usûl Yönünden Karşılaşılan Problemler”, Türk Halk Oyunlarının Sahada Derlenmesinde Karşılaşılan Problemler Sempozyumu. T.C.Kültür Bakanlığı, Ankara, 2000.

Hiç yorum yok: