17 Mayıs 2013 Cuma

81 İLDE KÜLTÜR VE ŞEHİR KAYSERİ



KAYSERİ KÜLTÜR TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ
        Kayseri, Anadolu’nun ortasında yer alması nedeniyle Doğu ve Batı kültürleri arasında bir geçiş noktasıdır.
        Tarihi akış içerisinde birçok milletlerin kültürlerine ev sahipliği yapmıştır. Hititler-Romalılar uzun yıllar bu şehre hakim olmuşlar, zaman zaman İslâm orduları (Emeviler) zamanında, şehri dört defa fethetseler de kalıcı bir kültür mirası bırakamamışlardır.
        Anadolu’nun Türkler tarafından fethedilmesinden sonra, Kayseri ilk kez Danişmend Gazi'ye bağlı birlikler tarafından ele geçirilmiş,  Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat zamanında Türk kültürünün  en parlak dönemi yaşatılmıştır.
        Selçuklulardan sonra sırasıyla İlhanlılar, Eretna  ve Kadı Burhanettin Beyliği'ne geçen Kayseri; Osmanlılara, Yıldırım Beyazıt zamanında geçmiş, Timur'un Sivas üzerinden gelerek Kayseri'ye girmesinden sonra Karaman Beyliğine verilmiştir[1]. Daha sonraki yıllarda Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları arasında el değiştiren Kayseri, Fatih zamanında Osmanlılara dahil olmuştur.
        Selçuklularla birlikte tamamı ile Türklerin eline geçen Kayseri'de diğer milletler bakımından bir kültür değişimi olmamış sadece aşiretlerin ve göçerlerin yer değiştirmeleri sonucu aşiretler ve göçerler arasında bir kültür alış verişi olmuştur. Ayrıca Kayseri’de yaşamakta olan gayrimüslimler ile Müslümanlar arasında birtakım kültür alış verişleri de olmuş, fakat gayrimüslimlerin Türk kültürünü değiştirme yönünde pek fazla bir etkisi olmamıştır. 
        Osmanlılar döneminde, konar göçer hayat yaşayan aşiretlerin ve özellikle de Adana, Maraş, Kayseri üçgeninde bulunan Avşarlar'ın yer değiştirmeleri ve bu aşiretlerin zorunlu yerleşime tabi tutulmaları gibi bazı olayların yöremizdeki kültür hareketlerinde önemli etkisi olmuştur.
        Kayseri;1877-1878 Türk Rus savaşından (93 Harbi) sonra, Çerkezlerin Uzun Yaylaya yerleşmeleri, Karslıların ve  Erzurumluların göçü, Cumhuriyetin ilanıyla Selanik ve Bulgaristan’dan gelen göçmenler (Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşunda Avrupa’ya giden akıncıların torunları) nedeniyle sürekli göç alan bir şehir olmuş. Yakın tarihimizde de Kayseri'nin Orta Anadolu'da bir sanayi şehri olması sebebiyle Sivas, Yozgat, Nevşehir, K. Maraş, Tunceli, Ağrı, Erzurum gibi illerden çok sayıda göç almış ve iletişim araçlarının hızla yaygınlaşmasıyla da, diğer bölgelerin gelenek-görenek ve kültürlerinin alış verişinin hızla artmasına sebep olmuş, şehrimiz bu bölgelerden gelen insanların folklor yapısını da içine almıştır.  
        Özellikle Erzurum ve Kars ilinden gelen 93 muhacirleri ilimize bir çok türkü ve oyunları getirerek, ilimizin kültürüne çok önemli katkılarda bulunmuşlardır.
        Kayseri’de; il çevresindeki ilçeler yerleşik düzen içerisinde yaşarken Sarız, Pınarbaşı, Tomarza, Akkışla yakın tarihe kadar kışın Adana, G.Antep, Hatay yöresini kışlak, Nisan ayından sonra Uzunyayla, Sarız Binboğa, Erciyes, Develi Bakırdağı, Yahyalı Aladağları yaylak olarak kullanılıyordu. Yahyalı merkez ve bazı köylerinde ise hala , Toroslarda Akbaş, Gavak, Büyük Ayvan, Güççük Ayvan, Suna, Söğütlü Suna, Düşmüş, Garadaş, Dereyurt yaylalarına, sığır ve koyun obaları ile birlikte, hayvanları olmayan halk temiz hava yaylamak için, Mayıs ayından itibaren bu yaylalara çıkmaktadırlar. Oba halkı Ekim ayının sonunda ilçe ve köylere geri inerler.
Aynı zamanda Yahyalı’da başka obalarda Göynük, Tığras, Ebederesi, Özbek gibi kuzey doğuda kalan yaylalara çıkmaktadırlar. Kuzey doğuda kalan yaylalar güneydeki yaylalara göre daha düzgün bir yer şekline ve verimli topraklara sahiptir.
        Rakka şehrinden Kızılırmak yayı, Kırşehir, Nevşehir, Kayseri, Adana, K.Maraş, Hatay, G.Antep illerini  içine alan bölümde  çoğunlukla Türkmen’lerin yer aldığını biliyoruz . Adana, K.Maraş Kayseri üçgeninde kalan Türkmen Avşarlar, yayla hayatına bağlı olarak bu coğrafyadaki folklorik yapıya sürekli taşıyıcılık görevi yapmışlar ve yaşatmışlardır. Bu yüzden bu bölge içerisinde folklor, geniş çapta  etkileşme göstermiştir. Ceren gibi bir çok türkü, G.Antep’ten başlar Adana, Maraş, Kayseri hattı üzerinde söylenir. Kimi yerde ezgi, kimi yerde halay (ağırlama) olarak biçimlenir. Aynı şekilde bir Ağ Gelin türküsü de, halk arasında dilden dile söylenerek yaygınlaşmış, kimi yerde halay motifleri içerisinde yerini almıştır.
        Erzurum’da İnek Olsam türküsü, Bayburt Kalasında Tabakam Kaldı , vb. birçok halay türküsü Kayseri’de halk oyunlarının içerisine girmiştir. Bu örnekten hareket edersek Kayseri’de söylenen bazı türküleri, oynanan oyunlara illa Kayserinin demenin büyük hata olacağı kanaatindeyiz.  
        Türk kültürünü araştırırken, bir umman denizinden farksız olduğunun bilinmesinde yarar vardır. Aynı il içindeki ilçelerin kültürleri birbirinden farklılık gösterdiği gibi, aynı ilçenin sınırları içinde birbirine yakın köylerin dahi, gelenek ve göreneklerinin birbirine farklı yapıda olduğu zengin Türk Kültürünün en güzel bir ispatıdır.
Hasan YÜKSEL - Saim DELİGÖZ   



[1] Mehmet Çayırdağ, Kayseri Tarihi Araştırmaları, Kayseri, 2001