22 Şubat 2016 Pazartesi

AHMET RIFAT ÇALIKA

Kayseri eşrafından, Belediye başkanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Adliye Vekili merhum Ahmet Rifat Çalıka 1888’de Kayseri’de doğmuş, 1963 yılında vefat etmiştir. 1926 yılında Bünyan İplik Fabrikasını kurmuştur. Fabrika, Sonraki Yıllarda Sümerbank'a devredilmiştir. 

20 Şubat 2016 Cumartesi

NEŞE AKBAŞ


1965 yılında Kayseri’nin Bünyan İlçesinde doğdum. Hacı Necati Demirhan ve Zümrüt Demirhan’ın altı çocuğundan beşincisi olarak dünyaya gelmişim.  Namık Kemal İlkokulu, Bünyan Ortaokulu ve Bünyan Lisesi sırasıyla mezun olduğum okullardır. 1988 yılında İnönü Üniversitesi Kimya bölümünden mezun oldum. 1993 yılında Kayseri Büyükşehir Belediyesinde İçmesuyu Daire Başkanlığında göreve başladım. 1994 yılında KASKİ Genel Müdürlüğüne geçtim ve 12 yıl İçme Suyu sorumlusu olarak görev yaptım. Atıksu Arıtma Laboratuarında görev yaptım. TS EN ISO/IEC 17025 Deney ve Kalibrasyon Laboratuar Yeterliliği İçin Genel Şartlar” eğitimi aldım. “ÖLÇÜM BELİRSİZLİĞİ” eğitimi, “METOT VALİDASYONU” eğitimleri de aldım. KASKİ’den 2014 yılında emekli oldum ve aynı yıl Milliyetçi Hareket Partisinden Melikgazi İlçesi Belediye Meclis Üyesi olarak seçildim.

Bünyan’da Fatih İlköğretim Okulu, Bünyan Lisesi, Bünyan Şehit Piyade Teğmen Bekir Öztürk Çok Programlı Anadolu Lisesi, Bünyan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Yeni Mahalle Ortaokulu gibi okullarda Kimya ve Fen Bilimleri derslerine girdim.

TV Programcısı, Yazar, Şair Seyit Burhanettin AKBAŞ ile evliyim, Hazal Bengühan (Peyzaj mimarı) ve Begümay (Arkeolog) isimli iki kızım var.

17 Şubat 2016 Çarşamba

KARATAY HANI H.638/ M.1240


Karadayı köyündedir, Selçuklu devletinin meşhur vezirlerinden Celalettin Karatay tarafından  I. Alaaddin Keykubad zamanında inşasına başlanmış,  II.Gıyaseddin Keyhüsrev 638(1240) de tamamlanmıştır.  Kayseri’nin Bünyan İlçesine bağlı Elbaşı (eski Zamantı) Bucağının, ismi kendi isminden bozularak alınmış olan Karadayı Köyünde, eski Kayseri-Maraş ve Kayseri-Malatya yolu üzerine büyük ve çok sanatlı bir kervansaraydır.  1240 yılında yaptırılan Karatay Han bol figürlü, üstün taş bezemeleriyle klasik Selçuklu mimari tarzını yansıtır.

Karatay Hanı’nın kitabesine göre, holü Alaaddin Keykubad zamanında, avlusu da 638 (1240) de Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında tamamlanmıştır. Klasik Selçuklu kervansarayları planında bazıları yivli ve düğümlü, olan takviye kuleleriyle bir kale gibidir. Hanın bütün duvarlarında  Selçuklu dönemi yapılarında sıkça görülen dolgu duvar tekniği kullanılmıştır.   Köşeler de ve 2.5 m öne fırlayan portalin iki yanındaki yivli ve düğümlü payelerle iyice yükselmiş olan ana cephe Selçuklu mimarisinin en âbidevi örneğidir. Çok kuvvetli bir ifade ile üslûplanmış ağzında yılan taşıyan kanatlı aslan figürlerinden çörtenler, bu etkiyi daha da artırmaktadır. Portal nişi, köşe sütunlarının küp (zar) başlıklarında sağda iki aslan, solda iki kuş figürü işlenmiştir. Bunun üstündeki bordür süslemelerinde, rûmîler arasında palmet yerine, cepheden bir öküz başı, yuvarlak küçük bir insan başı gibi figürler göze çarpar.

Avluya açılan sivri kemerli yüksek giriş eyvanının çok heybetli bir görünüşü vardır. Girişin sağında kubbeli mescit, solunda çapraz tonozlu türbe yer alır. Portal şeklinde eyvana açılan kapısının tepesinde mukamas kornişin altında on yedi niş içerisinde kuş, fil, gazel, tavşan, iki yılan motifi gibi çeşitli figürler sıralanmıştır. Eyvan’ın avluya bakan kemer cephesinin üstü ve köşe dolguları zengilerin düğümlü geçmelerinden gelişen çift ejder figürü ile doldurulmuştur. Mescidin kapısı da avluya açılmaktadır. Bunu köşesinden dar bir koridorla hamama geçilir.
Ortadan geniş bir avludan geçilerek kapalı bölüme girilir. Avlunun solunda revak kemerleri, sağda oda kapıları görülür. Mukamas tromplu hol kubbesi, dıştan piramid külâhlı kümbet biçiminde örtülüdür.

Hanın girişi olan, ana taç kapının kemerinin üzerine üst kısmı dilimli, alt kısmı dikdörtgen şeklinde düzenlenmiş ve kapı üzerinde çökertilmiş bir alana yerleştirilen ve ana kapıdaki tek mermer malzeme olan kitabesinde şunlar yazmaktadır.

“(638/1240) Mülk Allah’ındır. Bir kalıcı ve devamlı olan Allah’tır. En büyük sultan hükümdarlar hükümdarı âlemde Allah’ın gölgesi, dünya ve dinin yardımcısı, fethin babası, inananların emirinin yardımcısı, Keykubad’ın oğlu Keyhüsrev (II. Gıyaseddin Keyhüsrev) zamanında hicretin altı yüz otuz sekiz tarihinde yapılmıştır (1240).

Bu muhteşem hanın kapalı bölümünün portalı üzerindeki kitabesinden de burasının Keykubad döneminde yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Dini İbarelerin bulunduğu üsteki küçük yarım dairelik kısım hariç yaklaşık 40X100 cm ebadında iki satırlık Arapça mermer kitabede:
“O Allah mülkün sahibi, daim ve bâkidir. Büyük sultan en büyük şahların şahı ümmetlerin en yüce makamına sahip, alemin sultanlarının efendisi, fatih, Keyhüsrev’in oğlu Keykubad” yazılıdır.    
Kitabede tarih bulunmadığı için bu bölümün hangi yılda yapıldığı belli değildir. Ancak ana portaldaki kitabeden diğer kısımların II. Keyhüsrev zamanında 638, 1241 yılında yapılmış olduğu anlaşıldığına göre kapalı kısmın Alaaddin Keykubad’ın son zamanlarında yapılmış olduğu ortaya çıkar.

Kaynaklar:1-  Halit Erkiletlioğlu, Kayseri Tarihi (En Eski Zamandan Osmanlılara Kadar), Kayseri 1993  
2    2 - Kayseri, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Yayını, Mart 2011
      3- Doç. Dr. Yıldıray Özbek, Yrd. Doç. Dr. Celil Arslan, Kayseri Taşınmaz Kültür Varlıkları Envanteri Cilt I-II-III, Kayseri 2008
      4-  Mehmet Çayırdağ, Kayseri Tarihi Araştırmaları, Kayseri 2001

      Fotoğraflar: Kasım Oktay, Prof. Richard T. Mortel , Celalettin Güneş,
      Derleyen. Hasan Yüksel.
















16 Şubat 2016 Salı

FATİH MEHMET ÇAKMAK


FATİH MEHMET ÇAKMAK  (1956-    )

1956 yılının güzel bir Eylül gününde Hacı Mehmet ve Şerife çiftinin üçüncü çocukları olarak dünyaya merhaba demişim. Bünyan Atatürk İlkokulunda başlayan öğrenim serüvenim, 1967 yılında, kendini bir denesin diye düşünen babamın girişimiyle Pazarören Mimarsinan İlköğretmen Lisesiyle devam eder. 1974 yılında sınıf öğretmeni olarak Sivas- Şarkışla- Sarıçiçek köyündeki öğretmenliğim, Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünü kazanmamla bir haftada biter. 1977’de Bingöl İmam Hatip Lisesi ile başlayan Türkçe öğretmenliğim 1980’de kısa bir dönem Pazarören Mimarsinan Öğretmen Lisesi ile devam etse de asıl etkinliğini Bünyan Lisesinde gösterir.

1980-1993 yılları arasında iyi bir kadro içerisinde yer alarak, on yılı idareci olarak geçen bu dönemde önemli başarılar yaşarız. 1983’te sınıf öğretmeni olan eşim Aysun Cengiz’le evlenerek mutluluğa adım atarken Bünyanlı lığımı da pekiştiririm. (1) 1993-1997 yılları arasında Kayseri Melikgazi Lisesinde Edebiyat öğretmenliği yaparken rahmetli Ali Osman Kaşıkçı öğretmenimin tavsiyesiyle hafta sonlarında bir dershanede de derslere girdim. Kayseri Valiliğinin uyarısı üzerine dershanedeki çalışmayı sonlandırmama rağmen açılan soruşturmada “bir zamanlar çalıştım” ifadesi kullandığımdan, yalan söyleyemediğimden, Kayseri Milli Eğitim Müdürlüğünün kararıyla Bünyan’da eksik kalan eğitim çalışmamı tamamlamak üzere görevlendirildim. 1997-1998 öğretim yılında Bünyan Anadolu Lisesinde, 1998-1999 öğretim yılında da Fatih İlköğretim Okulunda çalıştıktan sonra isteğim üzerine Kayseri Erbosan İlköğretim Okuluna naklen atandım. 2002’de hizmette 25 yılı tamamlayarak emekli oldum. Yedi öğretim yılı da özel öğretim kurumlarında (dershanelerde) çalıştıktan sonra eğitim öğretim işine nokta koydum.

Mutlu evliliğimizin ürünleri Ayşen (eczacı), Gülşen (uzman diş hekimi), Mehmet (Ankara Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliğinde öğrenci) tir.

(1)    1990-1991 Öğretim yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Lisans Tamamlama Programı Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldum.

Fatih Mehmet ÇAKMAK

15 Şubat 2016 Pazartesi

HASAN SAMİ TURAN

HASAN SAMİ TURAN  (1911 – 1987)
(Cumhuriyet Senatosu Kayseri Üyesi)

Hasan Sami Turan 1329 (1911) yılında, Mehmet Turan ve Gülhanım Turan çiftinin evlatları olarak Bünyan’da doğmuştur. İlkokulu 1923 yılında Bünyan 1. İlkokulu’nda (Çağlayan)  bitiren Turan, Ortaokulu Bünyan’da ortaokul olmadığı için Kayseri Lisesinin orta kısmında tamamlamış, liseyi de burada okuyarak bitirmiştir. Kayseri lisesinden sonra, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi (Fransızca) bölümünü kazanmıştır. Buradan İstanbul Askeri Tıp Fakültesine (GATA) geçmiş, 1938 yılında da, Bünyan’ın ilk doktor teğmeni olarak mezun olmuştur.

Turan, Teğmen Tabip olduktan sonra yurdun çeşitli yerlerinde görev yapmıştır. İlk olarak Lüleburgaz 3. Kolordu Zırhlı Ve Oto-Tank alayında göreve başlayan Turan, buradan Kırklareli Askeri Hastanesine geçmiştir. 23.Tümen 31. Topçu Alayı, Ordu Donatım Okulu görev yaptığı diğer askeri birlikler olmuştur. Bir süre sonra yüzbaşı iken ihtisas yapmak için Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’ne geçen Turan buradan nisaiye uzmanı olarak ayrıldıktan sonra, 1954 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nden milletvekilliğine adaylığını koymak için tabip binbaşı iken askerlik görevinden ayrılmıştır. 1954 yılındaki seçimi kaybeden Turan daha sonra sırasıyla, Erzurum Numune Hastanesi Doğum Uzmanlığı, Kahramanmaraş Doğum ve Çocuk Bakımevi Doğum Uzmanlığı,  Kahramanmaraş Devlet Hastanesi Doğum Uzmanlığı, Kilis Devlet Hastanesi Doğum Uzmanlığı, Kayseri Ana Ve Çocuk Sağlığı Doğum Uzmanlığı görevlerinde bulunmuştur.  Turan Kayseri’de iken aynı zamanda Ebe Okulu Müdürlüğü ve Kızılay Başkanlığı gibi çeşitli görevlerde de bulunmuştur.

1957 yılında Dahiliye Mütehassısı Mahire Turan ile evlenmiş, bu evlilikten iki çocuk sahibi olmuştur.

Doktor Sami Turan askeri doktor iken her yıl izninde Bünyan’a gelmiş, ağabeyi Bahattin Turan’ında belediye Başkanı olması münasebetiyle, izni boyunca belediye de saat 15’ten sonra Bünyanlıları belediyenin tahsis ettiği yerde bedava muayene etmiş, onların tedavilerine yardımcı olmuştur. Bunu doktorluk yaptığı günden itibaren her izinde yapmış ve büyük bir sevgi toplamıştır.

Sami turan 1966 yılında bir kez daha siyaset hayatına atılmak için çaba harcar. O dönemde Cumhuriyet Halk Partisi’nden aday olarak girdiği seçimleri kazanır ve senatör olarak meclise girer. 12 Mayıs 1967 yılında CHP’den istifa eden 52 senatör ve milletvekilinin arasında yer alarak, Turan Feyzioğlu ve Avukat Mehmet Altmışyedioğlu önderliğinde kurulan Güven Partisinin kurucuları arasında yer alır.  Güven Partisi 1971 yılında genel kurul toplantısında adını Milliyetçi güven partisi olarak değiştirir. Bu değişiklik ile Turan Partinin genel başkan yardımcılığına getirilir. Turan, 1975 yılında ki seçimlerde Adalet Partisi ile işbirliği yapan Cumhuriyetçi Güven Partisinin adayı olarak Adalet Partisinin Kayseri listesinden bağımsız adayı olarak yeniden seçimi kazanarak senatoya girer ve 12.09.1980 yılına kadar Cumhuriyet Senatosunun Kayseri Üyesi olarak mecliste görev yapar.

Hasan Sami Turan İlk seçildiği dönemden başlayarak, Kayseri ve çevresinde her yıl defalarca köyleri ve ilçeleri gezerek, işsizlere iş imkânı sağlamak için çaba göstermiş halkın dertleriyle ilgilenmiş, onların sevgisini kazanmıştır. 1980 ihtilalinden sonra partilerin kapatılmasıyla, Kayseri’ye dönmemiş, Ankara’da kalmaya devam etmiştir. Hayatını Kayserili hemşerilerine vakfetmiş olan Turan Kayseri’de büyük bir iz bırakmış, 28.12.1987 yılında vefat etmiştir. Ölümü ile bütün dostlarını üzüntüye boğmuş, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan cenaze töreni sonrasında naaşı Kayseri’ye getirilerek, Kayseri ve Bünyan’daki törenlerin ardından Bünyan mezarlığında toprağa verilmiştir.  

Sami Turan, Ümit ve Danyal adında iki çocuk sahibidir.

Kaynak: Av. Ayhan Turan.
 
Hasan Yüksel

14 Şubat 2016 Pazar

BÜNYAN İPLİK FABRİKASININ İLK REKLAMLARI




Haziran ve Ekim 1933 Yılında Bünyan İplik Fabrikasının O Dönemde Kayseri Yerel Gazetede Verdiği İlk Reklamlardan Üçü, İlk reklam sadece yazı iken daha sonraki reklamlarda çizim kullanılmıştır. 

11 Şubat 2016 Perşembe

AYHAN MUTLU


AYHAN MUTLU (1950-       )

Mustafa ve Zeynep çiftinin evladı olarak, 1950 yılında Bünyan İbrahim Bey mahallesinde bir güz günü patatesler sökülürken mahallenin tecrübeli ebesi Menzuha’nın eline doğdu. Küçüklüğü kayabaşı ve aşağı havuz civarında doğayla bütünleşerek neşe içinde geçti. İlkokulu evlerine ve Kayabaşına yakın olan Bünyan Çağlayan İlkokulunda bitirdi. Bünyan konuşma dilini yazı diline çeviremediğinden Türkçe dersine ilave olarak tabiat bilgisi dersinde sözlüde öğretmen daha soruyu sormadan bilmiyorum dediği için öğretmen sözlüye iki tane iki verdiği için iki dersten birinci sınıfı geçemedi. Tahsil hayatı boyunca Türkçe ve kompozisyon dışında hiç bir dersten sorunu olmadı. O dersleri bir şekliyle kurtarınca, tüm sınıfları hiç bütünlemeye kalmadan geçti. Matematik dışında diğer dersleri vasat olduğu için öğrencilerin çoğunluğu bütünlemeye kalırken onun doğrudan sınıf geçmesine herkes şaşarlardı. Bünyan Ortaokulunu 1967 yılında bitirdikten sonra o yıl Bünyan’da lise olmadığı için Kayseri Lisesine kayıt yaptırdı ama onu yeni açılan Sümer lisesine gönderdiler.

1970 yılında babasının ölümü nedeniyle üniversite sınavlarından herhangi bir bölüme girecek kadar puanı olmasına rağmen kayıt yaptırmadı. Aynı yıl yapılan üç aşamalı eğim enstitüsü sınavları neticesinde yatılı olarak Erzurum Eğitim Enstitüsü Matematik bölümüne girdi. Üç yıllık okulu 1973 yılı haziran döneminde bitirdi. Kurada Isparta- Senirkent- Yassıören Ortaokulunu çekti. Kayseri veya Kayseri’ye yakın yerlerle becayiş yapabilme imkânı var iken şansıma deyip 1973 yılında Isparta- Senirkent- Yassıören Ortaokulunda göreve başladı. Orada dört ay çalıştıktan sonra ne olduğunu anlamadan, 1974 yılında Isparta-Eğridir-Aksu Ortaokuluna valilik oluruyla gönderildi. Ortasından Aksu çayının geçtiği, ormanın içinde, Eğridir’e otuz kilometre uzaklıkta, dağların arasında şipşirin Aksu kasabası... Ama kasabada fırın ve lokanta yoktu. Burası yeme- içme açısından bekârlar için tam mahrumiyet bölgesiydi. 1975 yılında yedek subay öğrenci olarak Isparta’da üç buçuk ay kısa dönem askerlik yaptı. Normal nakil döneminde, nakil isteyerek 1976 yılında Kayseri- Develi Merkez Ortaokuluna naklen atandı. Siyasetin benden değilsen hainsin diye nitelendirildiği 1978 yılında siyaseten Kayseri- Kuşçu Ortaokuluna zorunlu il içi nakil yapıldı. Kanun ve yönetmenliklerin açıklarından yararlanarak ve sıkışınca rapor alarak, hayatı boyunca devamsızlık nedeniyle maaş almayı içine sindiremezken yeni görev yerine gitmemek için bir yıl oyalandı. Nihayetinde 1979 yılı haziran ayında Kayseri- Kuşçu Ortaokulunda göreve başladı. Aynı yıl eylül ayında Kayseri- Sarıoğlan-Çiftlik Ortaokuluna gönderildi. 1979 yılı ekim ayında Semiha hanımla evlendi. Bir kız, bir oğlan çocuğu oldu. 1979-1981 yıllarında çiftlikte şehir şebekesi olmadığı için mahalle çeşmesinden çamurda çaltakta kovalarla 300 metre uzaktan günde beş altı sefer su çekmek dışında çiftliği çok sevdi. 1981 yılında kendi isteğiyle Bünyan Lisesine naklen geldi. Bünyan lisesinde iki yıl öğretmen olarak çalıştıktan sonra müdür yardımcısı oldu. O yıllarda Bünyan Lisesi Üniversiteye öğrenci yerleştirilmesinde kendi gurubunda; liseler arası sıralamasında Türkiye’de ilk elliye girdi.

Bünyan Beyaz evler yapı Kooperatifinde başkan yardımcısı olarak görev yaptı. Üyeler evlerine girene kadar görevine devam etti. 1989 yılında kendi isteğiyle Kayseri Lisesine nakil oldu. 1999 yılında Kayseri lisesinden emekli oldu. Ara vermeden aynı yıl Özel Atlas Lisesi’nde öğretmen olarak göreve başladı. Bir yıl sonra Müdür yardımcılığı görevine getirildi. O yıllarda imam hatip lisesinden mezun olanların üniversiteye girmesi zorlaştırıldığı için Kayseri’nin kalburüstü ailelerin kızları İmam Hatipten ayrılmış, Özel Atlas Lisesine gelmişlerdi. İlk sıralar tamamı kız olan okul, 28 Şubat kararlarıyla erkek öğrenciler de alınarak karma okul haline geldi. Özel Atlas Lisesinde dört yıl çalıştıktan sonra aynı genel müdürlüğe bağlı Özel Hisarcıklıoğlu Fen Lisesi’nde görevlendirildi. Bir yıl orada çalıştıktan sonra öğretmenlik mesleğine noktayı koydu. Bir yıllık boşluktan sonra 2005 yılında Melikgazi Lisesi Müdürü olan arkadaşının ricasıyla Melikgazi Mustafa Eminoğlu Anadolu Lisesi’nde kütüphanede görev aldı. Matematiği unuttu, kütüphanede bulunan tüm kitapları okudu ve okumaya devam ediyor...

Banu ve Orhan adında iki evlat sahibidir.

Ayhan Mutlu’nun Kendi Kaleminden.

3 Şubat 2016 Çarşamba

HACI MEHMET ÇAKMAK (1929 - 2008)


HACI MEHMET ÇAKMAK (1929 - 2008)

Hacı Mehmet Çakmak,  Ahmet ve Ayşe Çakmak çiftinin evlatları olarak 1929 yılında Bünyan Cami-i Kebir Mahallesinde doğmuştur. İki-üç yaşlarında iken babasını kaybetmiştir. Bu nedenle babasını hiç tanımamıştır. Davarcılıkla geçinen ailede Hacı Mehmet Çakmak okul çağına geldiğinde bir an önce okula gitmek için yanıp tutuşur. Annesine okula gitmek istediğini söyler fakat annesi “Kitabını defterini nasıl alacağız, hem sen okuldan kaçar bizim başımızı jandarma ile belaya sokarsın” der. İçindeki okuma hevesiyle ve çocukça bir tavırla, Hacı Mehmet Çakmak’ın buna cevabı şu olur. Ben aşık oynarım, üter onları satar masraflarımı karşılarım” der. Bu heves üzerine okula yazdırılan Çakmak, okulda başarılı olur ve 1941-1942 yıllarında ilkokulu başarıyla bitirir. O yıllarda Bünyan’da ortaokul olmadığı için Nevşehir’de bulunan halasının oğlunun yanına giderek ortaokula burada devam eder.  Burada okurken 1943 yılının baharında annesini kaybeder. Aksilikler üst üste gelmektedir, halasının oğlunu askere aldıkları için çaresiz kalan Çakmak okulun merdivenlerine oturup ağlarken tarih öğretmeninin dikkatini çeker. Tarih öğretmeni niçin ağladığını sorduğunda olan biteni anlatır ve evden geri dönmesini istediklerini, artık okutamayacaklarını söylediklerini, der. Öğretmeni onu teselli ettikten sonra, evdeki eşi ile görüşerek onu yanlarına alırlar ve okula devam etmesini, 1945 yılında da başarılı bir derecede okulu bitirmesini sağlarlar.

Hacı Mehmet Çakmak 1945 yılında öğretmenler kurulu kararı ile o yıl uygulanacak olan bir programda Fransızca öğretmeni olmak üzere Adana öğretmen okuluna gönderilir. Bütün derslerinin iyi olmasına rağmen o yıl geçer not alamaz ve devre kaybeder. Bununla ilgili olarak defterine şu notu düşer. “Benim ders verdiğim öğrenciler sınıfı geçtiği halde beni geçirmeyen Geometri Öğretmenime hakkımı helal etmeyeceğim”.

O dönemde hükümetle Milli Eğitim Bakanlığı arasında meydana gelen anlaşmazlık nedeniyle Fransızca Öğretmeni Yetiştirme Programı askıya alınır. Askıya alınan program sonucu öğrenciler çeşitli okullara dağıtılır. Hacı Mehmet Çakmak’ın kaderine ise Edirne Öğretmen Okulu düşer. 1946-1947 yılında birinci sınıfı burada okur. Aynı yıl içerisinde edebiyata merak salan Çakmak bir çok önemli şairin eserlerinden bir çoğunu ezberler, aynı zamanda kendisi de bir takım şiir
denemelerinde bulunur.

“Ne anam var ne babam
 Ne gelecek on param”

Kaderi hep şansızlıklarla giden Çakmak’ın, burada da şansızlık karşısına çıkar. Edirne Öğretmen Okulu, Öğretim yılı sonunda Kız Öğretmen Okulu’na dönüştürülür, okulun erkek öğrencileri muhtelif öğretmen okullarına dağıtılır. Hacı Mehmet Çakmak’ın yeni okulu Sivas Öğretmen Okulu’dur. 1949 yılında buradan başarılı bir derecede mezun olur ve aynı yıl içerisinde Bitlis’in Adilcevaz İlçesine tayini çıkar. 1950 yılında da Şerife hanımla evlenir. 1952 yılında Develi İlçesine naklen atanır. 1953-1954 yılları arasında Yedek Subay olarak vatani hizmetini yapan Çakmak, görevi esnasında Atatürk’ün naaşının Etnoğrafya Müzesinden Anıtkabir’e nakli işlemini yürütecek olan takımda görevlendirilir. Terhisini müteakip 1954-1955 öğretim yılında Develi Dumlupınar İlkokulu’nda çalışmaya başlar. Ağustos 1955 yılında da Bünyan Çağlayan İlkokulu’na naklen atanır. 1956 yılında bu okulda Başöğretmen olarak görevlendirilir. Bu arada Bünyan Ortaokulu’nda da ücretli derslere girer. Atatürk İlkokulu’nun yapımında Dernek Muhasibi olarak görev alır. Okulun tamamlanmasından sonra 1958 yılında bu okula ataması yapılır. 1960 yılında da Maarif Müdürü olarak görevlendirilir. Bu arada 1960 ihtilalinden kısa bir süre sonra Akkışla Nahiyesine, Nahiye Müdürlüğü görevine vekâleten atanır.   Bünyan’da ki Maarif Müdürlüğü görevini aralıksız 18 sene yürütür. O yıllarda Bünyan’a bağlı olan köy sayısının ve öğretmen sayısının çok fazla olması onu yıldırmamıştır. Okul yapım ve bakım çalışmaları ile her türlü imkânsızlıklara rağmen gıda yardımlarının yapılmasını bizzat yürütmüştür. Aynı zamanda ortaokuldaki derslerine girmeyi de hiç ihmal etmemiştir. Öğretmen açığı olduğu dönemlerde vekil öğretmen atamalarını adaletli bir şekilde ve daha çok ihtiyacı olanları atamayı hiçbir zaman ihmal etmemiş ve bu konuda çok düzenli kayıtlar tutmuştur.

1978 yılında 49 emekli olan Çakmak, emekli olana kadar hiçbir olumsuzluğun içerisinde bulunmamış, işine siyaset karıştırmadığı içinde herkesin sevgi ve saygısını kazanmıştır. Emekli olduktan sonra bir ara ticaret işine atıldı fakat bu alanda hiç deneyimi olmadığı için bu işi bıraktı. Bu arada İmam Hatip lisesinin yapımında muhasip olarak görev aldı. Sağlık camisinin yaptırılmasında da hizmet verdi. Kısa bir süre sonra evinin yanına açtığı bakkal dükkânında zamanını değerlendirdi. Öğretmen olan oğlu Fatih Mehmet Çakmak’ın Kayseri’ye tayininden sonra bu işi bıraktı.

1987 yılında Hac vazifesini yerine getiren Çakmak dönüşte şeker hastalığına yakalandı. Bu hastalık yüzünden yorgun ve bitkin düşen Çakmak 09 Temmuz 2008  de kalp krizi geçirdi. 10 günlük bir tedaviden sonra evinde istirahate çekilen Çakmak, 21 Temmuz 2008 gecesi geçirdiği ikinci bir kriz sonucu hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Hacı Mehmet Çakmak’ın;  Faruk, Fatih Mehmet ve İzdihar adında üç evladı vardır.

Kaynak: Fatih Mehmet Çakmak,  Bün-der Dergisi
Yeniden Düzenleyen: Hasan Yüksel

1 Şubat 2016 Pazartesi

BÜNYAN KÜLTÜRÜ (AYLIK KÜLTÜR DERGİSİ)


BÜNYAN KÜLTÜRÜ
Osman Uslu’nun başkanlığını yaptığı, Bünyan Kültür ve Turizm Derneği tarafından, Ekim 1992 yılından Ağustos 1995 yılına kadar, üç yıl boyunca 13 sayı halinde çıkarttığı bir dergidir. Dergi iki aylık periyotlar halinde basılmış olup, koordinatörlük görevini S.Burhanettin Akbaş yürütürken, Ali Cengiz (Dernek Bşk. Yard.), Abdullah Karabulut, Şaban Hacıpaşaoğlu, Mustafa Dilekmen, Halil Özgecan, Davut Türkmen, Hüseyin Özpınar, Oktay Fakıoğlu yayın kurulunu oluşturmuştur.  

On üç sayı boyunca özellikle Bünyan kültürü üzerine yoğunlaşan dergi, Bünyan’ın tarihini, sporunu, sanatını, şairlerini, ozanlarını, fıkralarını, köylerini, kısacası Bünyan’la ilgili birçok bilgiyi konu edinmiştir. Üç yıl gibi bir süre içerisinde yayınlanan derginin yazarlarının bir çoğunu Bünyan’lı hemşerilerimiz oluştururken, Bünyan dışından kişilerde dergide yazarlık yapmıştır.  Bünyan Kültürü Dergisinin yazarları şu kişilerden oluşmaktadır.  Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, Prof. Dr. Reşat İzbırak, Prof. Dr. Ahmet Uğur, Yrd. Doç. Dr. Kezban Işık, Osman Uslu, Seyit Burhanettin Akbaş, Şaban Hacıpaşaoğlu, Halil Özgecan, Ali Cengiz, Mustafa Dilekmen, Ali Baykara, Osman Doruk, Namık Kemal İlhan, Mehmet Sıtkı Işıtır, Sebil Yıldız, Abdullah Karabulut, Turgut İlhan, Selda Karanfil, Ali Bayram, Hulusi Turgut, Nurettin Eminoğlu, Fikret Gürkan, Neşe Akbaş, Fatih Mehmet Çakmak, Levent Dönder, Tülay Karakoç, Özlem Akın, Mahmut Cepli, Mehmet Dinç, Fevziye Gündüz, Fuat Türkmen, Hayrettin İvgin, Gülzade Akpolat, Bahattin Bulun, Şengül Akalın, Ömer Acar, Servet Hacıpaşaoğlu, Şule Atakul, Rasim Deniz, Muteber Soylu, Mehmet Kahraman, Nadir ilhan, Nâmık Selçuk, Fahri Bilge, Abdullah Akay, Burhan Gümüştekin, Mehmet Dinler, Ali Çatak, Mehmet Çayırdağ, Necati Tayyar Taş,  Ali Yurdakul, Adem Kaderli, Yılmaz Turhan, Zehra İnce.