KAYSERİ
KÜLTÜR TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ
Kayseri, Anadolu’nun ortasında yer alması nedeniyle Doğu ve Batı
kültürleri arasında bir geçiş noktasıdır.
Tarihi akış içerisinde birçok milletlerin kültürlerine ev sahipliği
yapmıştır. Hititler-Romalılar uzun yıllar bu şehre hakim olmuşlar, zaman zaman
İslâm
orduları (Emeviler) zamanında, şehri dört defa fethetseler de kalıcı bir kültür
mirası bırakamamışlardır.
Anadolu’nun Türkler tarafından fethedilmesinden sonra, Kayseri ilk kez
Danişmend Gazi'ye bağlı birlikler tarafından ele geçirilmiş, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat zamanında
Türk kültürünün en parlak dönemi
yaşatılmıştır.
Selçuklulardan sonra sırasıyla İlhanlılar, Eretna ve Kadı Burhanettin Beyliği'ne geçen Kayseri;
Osmanlılara, Yıldırım Beyazıt zamanında geçmiş, Timur'un Sivas üzerinden gelerek
Kayseri'ye girmesinden sonra Karaman Beyliğine verilmiştir[1].
Daha sonraki yıllarda Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları arasında el
değiştiren Kayseri, Fatih zamanında Osmanlılara dahil olmuştur.
Selçuklularla birlikte tamamı ile Türklerin eline geçen Kayseri'de diğer
milletler bakımından bir kültür değişimi olmamış sadece aşiretlerin ve
göçerlerin yer değiştirmeleri sonucu aşiretler ve göçerler arasında bir kültür
alış verişi olmuştur. Ayrıca Kayseri’de yaşamakta olan gayrimüslimler ile
Müslümanlar arasında birtakım kültür alış verişleri de olmuş, fakat
gayrimüslimlerin Türk kültürünü değiştirme yönünde pek fazla bir etkisi
olmamıştır.
Osmanlılar döneminde, konar göçer hayat yaşayan aşiretlerin ve özellikle
de Adana, Maraş, Kayseri üçgeninde bulunan Avşarlar'ın yer değiştirmeleri ve bu
aşiretlerin zorunlu yerleşime tabi tutulmaları gibi bazı olayların yöremizdeki
kültür hareketlerinde önemli etkisi olmuştur.
Kayseri;1877-1878 Türk Rus savaşından (93 Harbi) sonra, Çerkezlerin Uzun
Yaylaya yerleşmeleri, Karslıların ve
Erzurumluların göçü, Cumhuriyetin ilanıyla Selanik ve Bulgaristan’dan
gelen göçmenler (Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşunda Avrupa’ya giden
akıncıların torunları) nedeniyle sürekli göç alan bir şehir olmuş. Yakın
tarihimizde de Kayseri'nin Orta Anadolu'da bir sanayi şehri olması sebebiyle
Sivas, Yozgat, Nevşehir, K. Maraş, Tunceli, Ağrı, Erzurum gibi illerden çok
sayıda göç almış ve iletişim araçlarının hızla yaygınlaşmasıyla da, diğer
bölgelerin gelenek-görenek ve kültürlerinin alış verişinin hızla artmasına
sebep olmuş, şehrimiz bu bölgelerden gelen insanların folklor yapısını da içine
almıştır.
Özellikle Erzurum ve Kars ilinden gelen 93 muhacirleri ilimize bir çok
türkü ve oyunları getirerek, ilimizin kültürüne çok önemli katkılarda
bulunmuşlardır.
Kayseri’de; il çevresindeki ilçeler yerleşik düzen içerisinde yaşarken
Sarız, Pınarbaşı, Tomarza, Akkışla yakın tarihe kadar kışın Adana, G.Antep,
Hatay yöresini kışlak, Nisan ayından sonra Uzunyayla, Sarız Binboğa, Erciyes,
Develi Bakırdağı, Yahyalı Aladağları yaylak olarak kullanılıyordu. Yahyalı
merkez ve bazı köylerinde ise hala , Toroslarda Akbaş, Gavak, Büyük Ayvan,
Güççük Ayvan, Suna, Söğütlü Suna, Düşmüş, Garadaş, Dereyurt yaylalarına, sığır
ve koyun obaları ile birlikte, hayvanları olmayan halk temiz hava yaylamak
için, Mayıs ayından itibaren bu yaylalara çıkmaktadırlar. Oba halkı Ekim ayının
sonunda ilçe ve köylere geri inerler.
Aynı zamanda Yahyalı’da başka obalarda Göynük,
Tığras, Ebederesi, Özbek gibi kuzey doğuda kalan yaylalara çıkmaktadırlar.
Kuzey doğuda kalan yaylalar güneydeki yaylalara göre daha düzgün bir yer
şekline ve verimli topraklara sahiptir.
Rakka şehrinden Kızılırmak yayı, Kırşehir, Nevşehir, Kayseri, Adana,
K.Maraş, Hatay, G.Antep illerini içine
alan bölümde çoğunlukla Türkmen’lerin
yer aldığını biliyoruz . Adana, K.Maraş Kayseri üçgeninde kalan Türkmen
Avşarlar, yayla hayatına bağlı olarak bu coğrafyadaki folklorik yapıya sürekli
taşıyıcılık görevi yapmışlar ve yaşatmışlardır. Bu yüzden bu bölge içerisinde
folklor, geniş çapta etkileşme
göstermiştir. Ceren gibi bir çok türkü, G.Antep’ten başlar Adana, Maraş,
Kayseri hattı üzerinde söylenir. Kimi yerde ezgi, kimi yerde halay (ağırlama)
olarak biçimlenir. Aynı şekilde bir Ağ Gelin türküsü de, halk arasında dilden
dile söylenerek yaygınlaşmış, kimi yerde halay motifleri içerisinde yerini
almıştır.
Erzurum’da İnek Olsam türküsü, Bayburt Kalasında Tabakam Kaldı , vb.
birçok halay türküsü Kayseri’de halk oyunlarının içerisine girmiştir. Bu
örnekten hareket edersek Kayseri’de söylenen bazı türküleri, oynanan oyunlara
illa Kayserinin demenin büyük hata olacağı kanaatindeyiz.
Türk kültürünü araştırırken, bir umman denizinden farksız olduğunun
bilinmesinde yarar vardır. Aynı il içindeki ilçelerin kültürleri birbirinden
farklılık gösterdiği gibi, aynı ilçenin sınırları içinde birbirine yakın
köylerin dahi, gelenek ve göreneklerinin birbirine farklı yapıda olduğu zengin
Türk Kültürünün en güzel bir ispatıdır.
Hasan YÜKSEL - Saim DELİGÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder