20 Eylül 2013 Cuma

HALK OYUNLARI TARİHİ - Hasan YÜKSEL



HALK OYUNLARININ TARİHİ

Halk oyunları kökleri çok eskilere dayalı dini törenlerden, ulusal töreleri koruyarak, yüzyıllar içerisinde yoğrulup gelişerek günümüze kadar ulaşmıştır. Türklerin eski dini olan Şamanlığın başlıca ibadeti de oyundur. Şaman din adamlarına verilen ilk isimlerinden biri de "Oyun" dur. Bu dini ayinlerde bu din adamları ellerindeki davul, def gibi aletlerle, başında bulunduğu topluluklarla ilâhları arasında bir aracı olur, çevredeki kötü ruhları kovar, iyi ruhlara yol açar, el kol ve ayak hareketleri ile bu dini ayini bütünleştirirdi. Böylece ilk danslar doğmuş ve gittikçe gelişen figürlerle, değişen olaylarla halk arasına yerleşmiştir. Yani kısacası halk oyunlarının ilk temellerinin Şaman ayinleri ile başlayıp geliştiğini söyleyebiliriz. 

Cengiz Aydın, halk oyunlarının tarihi ile ilgili olarak yazdığı bir makalesinde, bir bakıma halk oyunlarının Orta Asya' da ki Türk tarihine ışık tuttuğunu söylemektedir. Çinli bir şair hanım, Hun beyine gelin gelmiş ve memleketine gönderdiği mektupta Hunların âdetlerinden manzum şekilde şöyle söz etmiştir. 
DAVULU HER GECE DURMAZ DÖVERLER
TA GÜNEŞLER DOĞANA DEK DÖNERLER. 
Bu mektup sıra oyunlarının (M.Ö.200) yıllarında ateş çevresinde davul eşliğinde oynandığını ve halk oyunlarının sabahlara dek sürdürüldüğünü kanıtlayan bir belgedir . Çinli gelinin yazdığı bu şiirde Hunların yaşantısından da bahsedilmekte ve gurbet hayatı karamsar bir şekilde anlatılmakta, memlekete duyulan özlem belirtilmektedir. 
Türkler’in göçebe hayat yaşıyor olmalarına rağmen kendi kültürlerinin özünü kaybetmemiş ve Anadolu’ya yerleşene kadar, geçtikleri bütün toprakların kültürlerinden az veya çok da olsa bir şeyler almış, Anadolu’ya yerleştikten sonra eski Anadolu medeniyetlerinin kültürlerini de bünyesinde birleştirmesini bilmiştir. 

Türkler Orta Asya'dan getirdiklerini Hititlerin, Frigya, İyon, Bizans kültür birikimleri üzerinde; Selçuklular ve Osmanlılarla sürdürerek yücelttiler. Bu yüceltme sonucunda ortaya çıkan paha biçilmez Halk Oyunlarımızı gelenekler içinde, göreneklerimizde yaşatarak bütün çeşitleri ile günümüze kadar getirdiler . Buna en güzel örneği bir kaç yöre ile birlikte Kayseri yöresinde oynanan, Kasap oyununu verebiliriz. Kasap oyununun geçmişi hakkında kaynaklarda pek fazla bir bilgi yer almamaktadır. Buna rağmen bu oyunun Yunan veya Bizans kaynaklı olduğu belirtilmekle beraber, Mahmut Ragıp Gâzimihâl'de kaynağının şüpheli olduğunu bildirmekte ve, "mübadil (Türklerle değiştirilmiş) Rumlardan kalması muhtemeldir " demektedir. 
Türklerin Müslümanlığa geçişleri de, halk oyunlarında değişikliğe yol açmamıştır. Aksine Türkler bu zengin kültürlerini, İslam gelenekleri ile yoğurarak kendisine uydurmayı bilmiştir. 

İslamlıktan sonra oluşan bazı tarikatlar halk oyunlarını ve halk müziğini, İslamlıkla daha da bütünleştirmişlerdir. Mevlevi ve Bektaşilik gibi dinsel tarikatların müzik ve oyun gelenekleri İslam’ın etkisiyle oluşmuş bir folklorik oluşum olarak Türk kültürü içinde yerini almıştır. 
Geçtiğimiz yüzyılın başında bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de folklor faaliyetleri hızlı bir şekilde artmış. Halk oyunları konusunda da ilk örneklerini vermiştir. 1900 yılında Halk Oyunları ile ilgili ilk yazı "Nevsâl-i Âfiyet-i Salname-i Tıbbi" adlı bir tıp yıllığında "Raks" başlığı ile Rıza Tevfik' le başlamış ve 1926 yılından sonra ise bu konudaki yazılar giderek artmıştır.
Cumhuriyet kurulduktan sonra, Türk kültürüne verilen önem kadar halk oyunlarına da daha çok değer verildi ve bu konuda birçok araştırmalar yapıldı.
1927 yılında kurulan Halk Bilgisi derneği ilk defa, yayınladığı bir rehberde 15 maddelik kadroda "Raks" adı altında ana bir maddeye yer verdi 
1929 yılında İstanbul Devlet Konservatuarı tarafından, Yusuf Ziya Demircioğlu, Mahmut Ragıp Gazimihal, Ferruh Arsunar, Abdülkadir İnan ve bir sinema operatöründen oluşturulan bir kadro tarafından ilk defa Trabzon, Rize, Erzincan ve Erzurum halk oyunları filme alınmıştır . Mahmut Ragıp Gazimihal'in bu gezi ile birlikte daha sonraki yıllarda Anadolu da yaptığı halk oyunları gezi ve araştırmalarının notları, Nail Tan ve Ahmet Çakır tarafından baskıya hazırlanarak üç cilt halinde Türk “Halk Oyunları Kataloğu” adı altında Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanmıştır.

İlk Halk Oyunları çalışmaları düzenli bir halde kendini 1932’de 
kurulan Halkevlerinde gösterdi. Hemen hemen her ilde Halk Oyunları Topluluğu, Halkevleri bünyesinde kuruldu ve şenlikler düzenlendi.1944 yılından sonra bu çalışmalar kendini köy enstitülerinde, öğretmen okullarında gösterdi. 1955 yılında ve daha sonraki yıllarda Yapı ve Kredi Bankası halk oyunları üzerinde büyük bir duyarlılık gösterdi. "Türk Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisi" adlı bir örgüt kurdu ve düzenlediği şenlik ve festivallerle halk oyunlarını uzun yıllar yaşattı.

1968 yılında Türk Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisi tarafından, Afyon, Kayseri, Elazığ ve Adana'da düzenlenen (Dört Bölge Şenlikleri)nin iki yıl süren hazırlık gezileriyle, Anadolu ve Trakya, halk oyunları bakımından bir kez daha baştan sona taranmış oldu . İki yıl süren bölge şenliklerinin gezileri sırasında tespit edilen 1600 Halk Oyunundan 400 kadarının yaşamakta olduğu anlaşıldı. 
Yurdumuzda ilk halk oyunları semineri 1961 yılında yine Türk Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisince düzenlenmiştir. Bu seminerde 16 bildiri yayınlanmıştır.

Yapı ve Kredi Bankasının öncülüğünde yapılan bu gezi ve şenliklerde elde edilen halk oyunlarıyla ilgili geniş bilgi ve araştırmalar, Sadi Yaver Ataman tarafından "100 Türk Halk Oyunu" adlı kitapta toplanmış ve 1975 yılında yayımlanmıştır. Kayseri'nin de yer aldığı bu şenlik ve araştırmalarla ilgili bilgiler şehrimiz için önemli bir kaynak olmuştur. Şehrimizle ilgili çalışmalara daha sonraki satırlarda yer vereceğiz. 

Halkevlerinin kapatılmasından sonra Halk oyunlarına yeni kurulan dernekler ve üniversiteler sahip çıkmaya başlamış ve çeşitli gösteriler düzenlemişlerdir. 
1964’ten sonraki yıllarda bu tür şenlikler yerlerini yavaş yavaş yarışmalara terk etmeye başlamış, bu konuda Yeni Halkevleri, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı ve Milliyet gazetesi öncü olmuşlardır. Milliyet gazetesi, halk oyunları yarışmalarını lise ve dengi okullar arası halk oyunları yarışmalarına dönüştürmüştür.
Bu arada yurt içinde başarı kazanan birçok halk oyunları ekipleri bu konuda uzman olan değerli yöneticilerle birçok yurt dışı festival, şenlik ve yarışmalarda ülkemizi hakkıyla temsil etmişlerdir.

Türkiye Cumhuriyetinin kültüre verdiği önemin, bakanlıklarda kurulan birimler sayesinde daha da geliştiğini görüyoruz. Turizm ve Tanıtma Bakanlığının bünyesinde, bu konu ile ilgili olarak Tanıtma Genel Müdürlüğü'ne bağlı, Folklor Dairesi oluşturuldu. Bu bakanlığın 1968 yılında düzenlediği halk oyunları yarışması, bu alanda başı çekti. Kültür Bakanlığına bağlı olarak Milli Folklor Araştırma Dairesi oluşturuldu ve ilk defa 1975 yılında Devlet Halk Dansları Topluluğu kuruldu. Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı İzcilik ve Boş Zamanları Değerlendirme Genel Müdürlüğünde Halk Oyunları Şubesi kurulmuştur. Milli Eğitim Bakanlığında ise Spor ve İzcilik Daire Başkanlığı oluşturulmuş , bu başkanlığa bağlı olarak Halk Oyunları Şubesi Kurulmuş olup, her iki bakanlık her yıl gençlik merkezleri ve okullar arası halk oyunları yarışmaları düzenlemektedirler. Ayrıca Dışişleri Bakanlığımızın Kültür Dairesi, yurt dışındaki halk oyunları ile ilgili her türlü faaliyette büyük katkılar göstermiştir. Bunların dışında TRT, Müzeler Genel Müdürlüğü ve konservatuarların halk oyunlarına verdikleri destek küçümsenmeyecek kadar önemlidir. 
Kaynak: KAYSERİ HALK OYUNLARI,GİYİM KUŞAM, KÖY SEYİRLİK OYUNLARI , Hasan YÜKSEL, Saim DELİGÖZ, Bilge Han DELİGÖZ, Kayseri - 2004 
Fotoğraf. Kayseri Valiliği

Hiç yorum yok: