AVŞARLAR DA KINA
GECESİ (KINA YAKMA)[1]
Saim DELİGÖZ – Hasan YÜKSEL
Avşarlar da
düğünün son günü olan üçüncü gün kına gecesidir. Bu gece de hem geline hem de olana
kına yakılır. Kınadan sonra ki gün de kızın anne ve babasından ayrılıp oğlan
evine yolculuğunun başlayacağı gündür.
Kına
yakılacağı gün kız evine yemek pişirmek ve kına yakmak için bir iki erkek, iki
üç yaşlı sözü geçecek erkek ve birkaç kız ve gelin gider. Kız evinde yemek
pişirmekle görevli kadınlara halk arasında aşkanacı
denir.
Kınacılar
hava kararmadan önce kız evine davulla-zurnayla beraber giderler. Giderlerken
yanlarında pişirecekleri yemeklerin malzemelerini, birkaç koyun ve kete
götürürler. Kız evinin yakın bir yerinde
veya ayrı köy ise, köy dışında kınacılar karşılanarak yolları bağlanır. Köy
gençleri tarafından yolları kesilen kınacılar sorguya tabi tutulurlar. Köy
gençleri; kınacılardan yol ister, yol
olarak verilen hediye bir kına davarıdır. Hediye olarak verilen bu kına
davarını köy gençleri kendi aralarında pişirerek afiyetle yerler. Hediye olarak
alınan bu hayvana girzop=girzap da
denir. Girzop sözcüğünün özel bir anlamı yoktur, argoda buna avanta da
denebilir[2]
Hediye olarak verilen hayvandan sonra
oğlan tarafı, kız evi tarafından en iyi şekilde karşılanır. Kız evinde aşkanacı
adı verilen kadınlar kız evininde yardımıyla akşam yenecek olan yemeğin hazırlanması
işine girişirler. Yemek olarak daha çok tarhana çorbası, bulgur pilavı, et
kavurma (getirilen koyunların etinden), patates yahnisi hazırlanır.
Kına gecesine
tüm köy ve gelinin yakın arkadaşları
davetlidir. Hazırlanan yemekler yendikten sonra, kız babası ve annesinden kına
yakmak için izin alınır. Kınadan önce
kız kırmızı, beyaz veya pembe renkten oluşan krep düşenden hazırlanan bir
elbise (günümüzde krep düşenin yerine bindallı veya üç etek giydirilmektedir)
giydirilerek kınaya hazırlanır. Kına bakır tabaklara ezilip karıldıktan sonra
üzerine (3-5-7-9) adet mum yakılır. Kına havası en güzel sesli hanımlar
tarafından söylenir. Bu sırada giydirilip hazırlanmış olan gelin adayı
arkadaşları tarafından ağır adımlarla odanın ortasına getirilir. Kına havası
söylenirken gelin adayı bir yastık üzerine üç defa oturtulup kaldırılır. Bundan
maksat kız ağırbaşlı ve oturaklı olsun diyedir. Kimi zamanda kız yastık
etrafında üç defa döndürülür. Bunda ki maksatta kız her tarafı görsün, gözü
açık olsun diyedir. Bu oturma kalkma veya dönme işlemi yapılırken Hz. Muhammed’
e Salavât-ı Şerif getirilir ve sonunda yastık üzerine oturtulur. Tüm bu
işlemlere gelin övme veya gelin ağlatma denir.
Söylenen
kına havaları gelini içerisinde o anda sanki gurbeti yaşatır. Ezgilerin
dayanılmaz esintisi anlaşılması zor olan bir burukluk yaşatır. O kına havası
içinde tüm duygular erir hasretlik duyguları ağır basar. Bu sırada gelinin
ağlamaması mümkün değildir. Gelin adayının duygulanan arkadaşları da
dayanamayıp gözyaşlarıyla geline eşlik ederler. Ağlamayan gelin kız acayip
karşılanır veya bir an önce baba evinden ayrılmak istiyor diye söylenir. Kızın
kınası, kınacı gelenlerle kızın arkadaşları tarafından eline ve ayağına
yakılır. Kız o anda isterse elini açmaz. O zaman gelinin elinin ortasına,
damadın bir yakını tarafından altın konmak üzere bir altın çıkartılır. Kız o
zaman elini açar ve altın avucuna konduktan sonra kına yaktırılır. Daha sonra
kızın ellerine eldiven benzeri bir kılıf geçirilir ve üzeri kırmızı veya yeşil
tülbent ile bağlanır. Bu işlem tamamlandıktan sonra kızın yüzü açılır.
Kına
yakılırken:
Gız anası
gız babası
Yanıyor
gızın gınası
Gız gınayı
yaktırmıyor
Hani bunun
öz anası
Çattılar
ocak taşını
Kurdular
düğün aşını
Gız ağlatma
gardaşını
Silsin
gözüyün yaşını
Atladım
geçtim eşiği
Sofrada
buldum kaşığı
İşte geldim
gidiyorum
Büyük evin
yakışığı
Şu güveren
ekin sandım
Ekin değil
soğan imiş
Gız anadan
ayrılması
Düğün değil
faan imiş
Baba ekinin
bittimi
Gardaş
ekmeğin artımı
İşte geldim
gidiyorum
El kızın
keyfin yetimi
Bir incecik
su bulanır
Önlük bağı
dört dolanır
Ana besler
el gönenir
Var git
ağlayı ağlayı
Evimizin önü
kavak
Dalın kırdım
ufak ufak
İşte bende
gelin oldum
Elim gına
yüzüm duvak
Samenim
geldi duruyor
Herhal gına
yakıcılar
Yeni umudum
kesildi
Herhal beni
vericiler
Orta direk
orta direk
Gümbür
gümbür oynar yürek
Elimden
tutup çıkmaya
Şimdi burda
gardaş gerek
Gidiyorum
elinizden
Kurtulayım
dilinizden
Yeşil başlı ördek olsam
Sular içmem
gölünüzden
Kına
yakıldıktan sonra oğlan evinden getirilen çerezler avuç avuç gelenlere
dağıtılır. Kıza yakılan kınadan geriye kalan kınanın bir kısmı çerezle birlikte
güveye gönderilir bir kısmı da gelinin arkadaşlarına ve isteyen misafirlere
dağıtılır. Artık gelin hazırdır ve korumaya alınır. Bundan sonra geline kız
evinden yakınları dışında kimse yaklaştırılmaz. Oğlan evinden mutlaka 3 – 5
kişi gelinin yanında kalır
Oğlan evinde
de güveye kına yakılır. Oğlanın sağdıçları vardır. Sağdıç bir bekar, bir de
evli kişilerden olur. Sağdıçlar koruyucu demektir. Bu yüzden sağdıçlar hiçbir
zaman damadı yalnız bırakmazlar. Eğer yalnız bırakırlarsa damat, onların boş
bir anını gözleyen kişilerce kaçırılır. Bunu bedeli de sağdıçlar tarafından
ağır bir şekilde ödenir. Sağdıçlar ya bir yemek, ya bir koyun ve ya başka bir
bedel karşılığı damadı geri almak zorunda kalırlar. Aynı zamanda damat düğün
bitene kadar hiç kimseyle konuşmaz. Kendisine yapılan eziyetlere,
çimdiklemelere, iğne batırmalara sesini çıkarmaz. Üzerinden alınacak bir eşyayı
dahi bildirmek için konuşmaz. Bunun için sağdıçlar çok uyanık olmaları
lazımdır. Düğün bitene kadar sağdıçlar güveyle yatıp kalkarlar. Sağdıçlar daima
güvenilir kişilerden seçilir. Evli sağdıcın eşi de geline sağdıçlık yapar.
Kına yakıldıktan sonra gelinin
gideceği oğlan evi uzaksa, oğlan evinin davetlileri için vereceği yemek kız
evinde verilecektir. Bunun için kınacılar ertesi günü için gelin almaya gelecek
olanlar (gelin alayı) için yemek hazırlama işine girişirler. Eğer gelinin gideceği yer yakınsa kınacılar bu
hazırlığa girişmezler ve yemek gelin oğlan evine götürüldükten sonra oğlan
evinde verilir.
ÖZNE ÖVME
(ÖZNE KOYURMA)-GERDEK GECESİ
Oğlan evinin verdiği yemekten sonra
davetlilerin büyük bir çoğunluğu dağılırlar. Bu sırada özne sağdıçlarıyla
beraber ortalıkta gözükmez. Salavat-ı şerife ile yatsı namazına götürülen özne,
namazdan sonra ailenin büyükleri tarafından
gelinin bulunduğu odaya çağrılır.
Gerdek
gecesi iki kurnaz[3] yenge gelin ve damadın
yatak odasını düzenlemek maksadıyla geline telkinde bulunurlar. Övgülü sözler
söylerler. Korkmaması tembih edilir. Bunun Allahın emri olduğu söylenir.
Bu
yörelerde, ta eskiden beri güveye özne denir. Özneyi gerdeğe koyma işine de
“özne koyurma” denmektedir. 138 yıl önce göçebe durumunda olan bu Türkmenler,
koçu koyuna bırakma işine de “koç koyurma” “koç bırakma” ya da “koç katımı”
derlerdi. Özne koyurma işi de buradan gelmektedir[4]
Damada özne
övme yapılır. Akşam imam nikahı kıydıktan sonra, sağdıç imamdan izin alarak
evin ortasına bir kilim serer ortasına bir yastık koyar. Damat sağdıçlar
tarafından getirilerek buraya oturtulur ve özne türküleri söylenir.
Sıra sıra sokular
İzin verin
fakılar
Hey mavi
donlu
Hey gözü ganlı
Ben beyimi överim
Överimde överim
Hayırlı olsun diyelim
Sıra sıra
sırdaşı
İzin versin
gardaşı
Hey mavi
donlu
Hey gözü ganlı
Ben Beyimi överim
Överim de verim
Hayırlı olsun diyelim
Sıra sıra
söğütler
Birbirini
öğütler
Hey mavi donlu
Hey gözü
ganlı
Ben Beyimi överim
Överim de verim
Hayırlı olsun diyelim
ZIPÇIK DURDURMA
Zıpçık
durdurma daha çok Sarız Avşarlarında görülür. Pınarbaşı Avşarları bu geleneği
pek uygulamazlar. Bu geleneğin uygulanması da şu şekildedir. Ortada oturmuş
vaziyette bulunan damadın arkadaşlarından biri damadın başını bağlar. Yani
elinde bulunan bir sarığı damadın başına dolar ve ayağa kaldırır. Cemaate
dönerek,
-Yakıştı mı?
Cemaat
-Yakışmadı
-Yakıştı mı?
-Yakışmadı
-Yakıştı mı?
Cemaat üçüncü seferde
-Yakıştı
derler. Ve özne arkadaşı tarafından
hemen önünde bulunan mindere tekrar oturtularak sağdıçları tarafından sıkı bir
korumaya alınır. Bu esnada öznenin yanına bir erkek çocuğu oturtulur. Çocuğun
etrafında bulunan kişiler çocuğa iğne batırıp çimdiklerler. Çocuk yapılan bu
eziyetler karşısında sesini çıkarıp bağırırsa kaldırılarak başka çocuk
oturtulur. Çocuk uy,vay, yandım anam demeyecektir. Bu oturan çocuğa “zıpçık” adı verilir. Zıpçık durdurmanın
gayesi doğacak olan çocuğun sağlam ve cesur olması içindir. Aynı zamanda
oturtulan çocukta dirençli ve dirayetli bir şekilde yetiştirilmektedir.
Özne övmeden
sonra yemek yenir. Sofrada bulunanlar
yemeklerini yedikten sonra sofranın başına bahşiş bırakırlar. Bu para gerdek
gecesinden sonra yengelere verilir. Yemekten sonra bir tahtaya 1-Hançer,
2-Uflak (mutfak bıçağı), 3-Çakıdan oluşan üç kesici alet saplanır. Etrafta
bulunanlardan biri,
-Buyursun
yakınları kaldırsın, diye seslenir.
Hançeri
kaldıran kişi özneye bir mal, inek veya koyun verir. Uflağı kaldıran kişi de
diğerlerine eşdeğer mal verir. Çakı bıçağını kaldıran kişi de orada bulunan
gençlere o an yiyecekleri kuzu-oğlak verir.
Gecenin
ilerleyen vakitlerinde sağdıçlar ve damadın arkadaşları damadı yumrularla ve
tekmelerle gelinin odasına gönderirler.
[1] Kaynak Kişiler: Osman
Özdemir, Sarız Karayurt Köyü, Erciyes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
Sekreteri
Menduh Yağmur,
1966 Pınarbaşı, Fırat Üniversitesi, İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi.
Saim Deligöz –
Hasan Yüksel Araştırmaları
[2] Ahmet Z. ÖZDEMİR, Sarız’da
Düğün “Avşar Düğünü” Kayseri 2005
[3] Bilgili, görgülü, gözü
açık anlamında kullanılır.
[4] Ahmet Z. ÖZDEMİR, a.g.e.
s.55
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder