Son gelişmeler ile Orta Doğuda yeni senaryoların ve rol paylaşımların ortaya konduğunu görmekteyiz. Bu senaryo özellikle emperyalist güçlerin petrol paylaşımı ile yardımcı oyuncuların toprak paylaşımı üzerine dönmektedir. Bir çok kesim Türkiye ve Barzani’nin bu senaryoda rolleri olmadığını söylese dahi, bölgedeki Türkmen kaynakları Özellikle Barzani ve İŞİD’in birlikte hareket ettiğini söylemeleri bu senaryoyu güçlendirmektedir. Bundan bir ay önce TRT 1 de yayınlanan Kızılelma dizisinde yayınlanan, senaryoda Musul’da ki konsolosluğa yapılan baskın ve konsolosluk görevlilerinin rehin alınması yönünde ki gösterimin hiç de tesadüf olmadığı ve bu senaryonun aylar öncesinden planlandığını ortaya koymaktadır.
Irak Başbakanı Nuri el-Maliki’nin Musul ve Kerkük petrollerinin Irak Federal Hükümetinin onayı olmadan, Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından pazarlanmak istenmesine karşı koyması ve bu konuda Barzani’ye uyguladığı baskı sonucunda, bölgedeki petrolün istendiği gibi dışarıya aktarılamaması, yeni senaryonun ortaya konmasına yol açmıştır. Özellikle ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, Irak federal hükümetinin onayı olmaksızın yapılan ihracatları desteklemediğini, alım ve satım yapan tarafların da çok ciddi yasal riskler aldığını belirtmesi yeni bir senaryo’nun ortaya çıkmasına yol açmıştır
Bu senaryo da Barzani ve Türkiye olayın dışında gibi gösterilmeye çalışılsa da ortaya çıkan bilgiler aslında bunun böyle olmadığını ortaya koymaktadır. Türkmen Milletvekili Hasan Özmen’in verdiği bilgi bunu doğrulamaktadır. “İçerden dışarıdan büyük bir projedir, büyük bir operasyondur. Irak’ı Sünni, Şii, Kürt esasına göre 3’e bölmedir. Zaten koordineli hareket ediyorlar. Bu IŞİD güçleri gibi güçler de Peşrmergeler koordineli hareket ediyor. Birbiri ile çatışmıyorlar. Onlar kendi ele geçirmek istedikleri bölgeleri ele geçiriyor, onlar ise kendi bölgelerini. Sünni, Arap bölgelerini IŞİD ele geçiriyor, Türkmen bölgelerini ise peşmerge el koyuyor. Şu anda Kerkük tamamen Peşmerge tarafından el konuldu. Bir de Tuzhurmatu.”
Türkiye’nin ise Özellikle İŞİD gizli siyasi lideri Tarık Haşimi’nin İstanbul’da misafir edilmesi ve barındırılması da, Türkiye’nin İŞİD ile olan bağlarını ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak ABD Dışişleri sözcüsünün söylediği gibi her şey yasal hükümlere uydurulmak zorunda. Bunun içinde taşlar yerinden oynatılmalı. Bu da mevcut yasalarla olamayacağı için, Irak’ın karıştırılması ve bölünmesi gerekmektedir. Bunun içinde Küresel güçlerin, özellikle ABD’nin Orta Doğu’da ki en büyük yardımcısı olan Suudilerin desteklediği Irak Şam İslam Devleti” olarak bilinen, kısa adıyla IŞİD, Suudi merkezli, Vahhabi-Selefi ictihada mensup, cihadcı bir örgütünün kullanılması hiç de şaşılacak bir durum olmamıştır. Bu senaryo sonucunda emperyalistler bölgenin petrolünü elde edecek, İşbirlikçiler ise bölgenin toprağına ve yönetimine kavuşacaklar. Türkiye’de ki işbirlikçiler ise kurdukları özel şirketler ile taşıyacakları petrol ile ceplerini doldurmanın keyfini yaşayacaklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder