Gazi Emmi, birçok insanın o zamanki hallerini üç ayaklı fotoğraf makinesi ile ölümsüzleştiren kişiydi. Kendisi iri yarı, uzun boylu, uzun ceketli, fötr şapkası, kalın bıyıkları, kirli sakalı ve kalın camlı gözlükleri olan bir insandı. Eski Türk filmlerinden gördüğümüz üç ayak üzerinde ve makinenin arkasında bir örtüden bakarak objektif önündeki kapağı çıkararak belli süre sonra “tamam” diye fotoğrafı çekerdi.
Bir gün Gazi Emmi’nin yanına bir kadın gelir. “Mahkemeden istiyorlar acilen fotoğraf lazım, bir saat içinde fotoğrafları bana verir misin” der. Gazi Emmi de paraya tamah gösterir ve o zamanların teknolojisi ile bir saatte fotoğraf vermenin mümkün olmadığını bile bile “peki” der. Kadının fotoğrafını çeker ve kadın bir saat sonra gelir. Gazi Emmi, fotoğrafları kadına verir ve kadın da doğruca hakime götürür. Hakim bir fotoğraflara bakar, bir kadına… Hakim:
- Bu fotoğrafı nerde çektirdin?
- Burada… Keşgöz Gazi çekti.
- Para verdin mi?
- Verdim.
- Bu fotoğraflara hiç bakmadın mı? Bunlar sakızların içinden çıkan aktrislerin fotoğrafı… Götür o adama bunları ver.
Kadıncağız, elindeki fotoğraflara bakınca olduğu yere olduğu yere bayılmış.
Yukarı saatçilerden Ahmet ağa Oğlu Ali Çelik’i Gazi Emminin yanına vesikalık fotoğraf çektirmeye gönderir. Ali Çelik fotoğrafı çektirdikten sonra Gazi Emmiden fotoğrafları aldıktan sonra babasının yanına varır. Babası fotoğrafları beğenmez.
- Bu ne lan
- Fotoğraf,
- Yürü git lan Gazi Emmi’ne var yemin verdir seni sana benzetsin fotoğrafını yeniden çeksin der. Ali Çelik Fotoğrafları alır doğru Gazi Emminin yanına varır.
- Gazi Emmi beni babam gönderdi, beni bana benzetecekmişsin, babam kızıyor der.
Gazi Emmi bu duruma kızar hiddetlenerek
-Lan ne olacakmış sanki, bi karartı değimli, tak oraya, yakışıklığına mı bakacaklar sanki diye sinirler yeniden fotoğraf çekmek istemez ama, dayanamaz yeniden fotoğraf çekerek Ali Çelik’i gönderir.
Kaynak Bünyan Hamidiye Köyüm Olsa Seyit Buranettin Akbaş, 2014
Fotoğraf: Keşgöz Gazi Emmi'den Kayn. Hasan Yüksel