25 Eylül 2013 Çarşamba

ŞABAN HACIPAŞAOĞLU


ŞABAN HACIPAŞAOĞLU (1945 – 2013)

1 Haziran 1945 Yılında Bünyan’da Doğdu.  Babası Bürüngüzlü Mehmet Mazhar bey, Annesi Girveli’ li Necla Hanımdır. Babası ve Annesi Bünyan’ın ekonomik hayatında çok büyük yeri olan Sümerbank’ta çalışan memurlardı.
Hacıpaşaoğlu İlk ve Ortaokulu Bünyan’da okudu. 1963’te Kayseri Lisesini bitirdi. Bu mezuniyeti müteakip TC Ziraat Bankası’na girdi.  Burada çalışırken 1967’de Kayseri Kız Öğretmen Okulu’ndan fark derslerini  vererek ilk öğretmen  okulu mezun oldu.  Atandığı ilk yer B.Bürüngüz oldu. Askerliğini de er öğretmen olarak bu köyde yaptı. Kayserinin çeşitli ilçelerinde öğretmenlik yaptıktan sonra   Bünyan’da öğretmenliğe devam etti. Sırasıyla Bünyan-Doğanlar İlkokulu öğretmenliği, Çağlayan İlkokulu müdürlüğü, Cumhuriyet İlkokulu müdürlüğü görevlerini yürüttü.  Mesleğinde ki başarısından dolayı 1990 yılında yılın öğretmeni seçildi.   Daha sonrasında ise 1993 yılında  Bünyan Halk Eğitimi Müdürü oldu. Bu görevde 18 sene kaldıktan sonra 15.08.1995’ te emekli oldu.
Emekli olduktan sonra eğitimciliğe hiç ara vermedi. Kendi mamulü olan kök boyalarla nadide halı ve kilimler üretti. Bünyan halıcılığının eski ihtişamına dönmesi için gayretler gösterdi.  23 Haziran 2013 günü Hakka yürüdü. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Kaynak: Kayseri Büyükşehir Ansiklopedisi 3. Cilt

Bilgi Yurdu Gençlik Dergisi Sayı 38.

20 Eylül 2013 Cuma

HALK OYUNLARI TARİHİ - Hasan YÜKSEL



HALK OYUNLARININ TARİHİ

Halk oyunları kökleri çok eskilere dayalı dini törenlerden, ulusal töreleri koruyarak, yüzyıllar içerisinde yoğrulup gelişerek günümüze kadar ulaşmıştır. Türklerin eski dini olan Şamanlığın başlıca ibadeti de oyundur. Şaman din adamlarına verilen ilk isimlerinden biri de "Oyun" dur. Bu dini ayinlerde bu din adamları ellerindeki davul, def gibi aletlerle, başında bulunduğu topluluklarla ilâhları arasında bir aracı olur, çevredeki kötü ruhları kovar, iyi ruhlara yol açar, el kol ve ayak hareketleri ile bu dini ayini bütünleştirirdi. Böylece ilk danslar doğmuş ve gittikçe gelişen figürlerle, değişen olaylarla halk arasına yerleşmiştir. Yani kısacası halk oyunlarının ilk temellerinin Şaman ayinleri ile başlayıp geliştiğini söyleyebiliriz. 

Cengiz Aydın, halk oyunlarının tarihi ile ilgili olarak yazdığı bir makalesinde, bir bakıma halk oyunlarının Orta Asya' da ki Türk tarihine ışık tuttuğunu söylemektedir. Çinli bir şair hanım, Hun beyine gelin gelmiş ve memleketine gönderdiği mektupta Hunların âdetlerinden manzum şekilde şöyle söz etmiştir. 
DAVULU HER GECE DURMAZ DÖVERLER
TA GÜNEŞLER DOĞANA DEK DÖNERLER. 
Bu mektup sıra oyunlarının (M.Ö.200) yıllarında ateş çevresinde davul eşliğinde oynandığını ve halk oyunlarının sabahlara dek sürdürüldüğünü kanıtlayan bir belgedir . Çinli gelinin yazdığı bu şiirde Hunların yaşantısından da bahsedilmekte ve gurbet hayatı karamsar bir şekilde anlatılmakta, memlekete duyulan özlem belirtilmektedir. 
Türkler’in göçebe hayat yaşıyor olmalarına rağmen kendi kültürlerinin özünü kaybetmemiş ve Anadolu’ya yerleşene kadar, geçtikleri bütün toprakların kültürlerinden az veya çok da olsa bir şeyler almış, Anadolu’ya yerleştikten sonra eski Anadolu medeniyetlerinin kültürlerini de bünyesinde birleştirmesini bilmiştir. 

Türkler Orta Asya'dan getirdiklerini Hititlerin, Frigya, İyon, Bizans kültür birikimleri üzerinde; Selçuklular ve Osmanlılarla sürdürerek yücelttiler. Bu yüceltme sonucunda ortaya çıkan paha biçilmez Halk Oyunlarımızı gelenekler içinde, göreneklerimizde yaşatarak bütün çeşitleri ile günümüze kadar getirdiler . Buna en güzel örneği bir kaç yöre ile birlikte Kayseri yöresinde oynanan, Kasap oyununu verebiliriz. Kasap oyununun geçmişi hakkında kaynaklarda pek fazla bir bilgi yer almamaktadır. Buna rağmen bu oyunun Yunan veya Bizans kaynaklı olduğu belirtilmekle beraber, Mahmut Ragıp Gâzimihâl'de kaynağının şüpheli olduğunu bildirmekte ve, "mübadil (Türklerle değiştirilmiş) Rumlardan kalması muhtemeldir " demektedir. 
Türklerin Müslümanlığa geçişleri de, halk oyunlarında değişikliğe yol açmamıştır. Aksine Türkler bu zengin kültürlerini, İslam gelenekleri ile yoğurarak kendisine uydurmayı bilmiştir. 

İslamlıktan sonra oluşan bazı tarikatlar halk oyunlarını ve halk müziğini, İslamlıkla daha da bütünleştirmişlerdir. Mevlevi ve Bektaşilik gibi dinsel tarikatların müzik ve oyun gelenekleri İslam’ın etkisiyle oluşmuş bir folklorik oluşum olarak Türk kültürü içinde yerini almıştır. 
Geçtiğimiz yüzyılın başında bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de folklor faaliyetleri hızlı bir şekilde artmış. Halk oyunları konusunda da ilk örneklerini vermiştir. 1900 yılında Halk Oyunları ile ilgili ilk yazı "Nevsâl-i Âfiyet-i Salname-i Tıbbi" adlı bir tıp yıllığında "Raks" başlığı ile Rıza Tevfik' le başlamış ve 1926 yılından sonra ise bu konudaki yazılar giderek artmıştır.
Cumhuriyet kurulduktan sonra, Türk kültürüne verilen önem kadar halk oyunlarına da daha çok değer verildi ve bu konuda birçok araştırmalar yapıldı.
1927 yılında kurulan Halk Bilgisi derneği ilk defa, yayınladığı bir rehberde 15 maddelik kadroda "Raks" adı altında ana bir maddeye yer verdi 
1929 yılında İstanbul Devlet Konservatuarı tarafından, Yusuf Ziya Demircioğlu, Mahmut Ragıp Gazimihal, Ferruh Arsunar, Abdülkadir İnan ve bir sinema operatöründen oluşturulan bir kadro tarafından ilk defa Trabzon, Rize, Erzincan ve Erzurum halk oyunları filme alınmıştır . Mahmut Ragıp Gazimihal'in bu gezi ile birlikte daha sonraki yıllarda Anadolu da yaptığı halk oyunları gezi ve araştırmalarının notları, Nail Tan ve Ahmet Çakır tarafından baskıya hazırlanarak üç cilt halinde Türk “Halk Oyunları Kataloğu” adı altında Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanmıştır.

İlk Halk Oyunları çalışmaları düzenli bir halde kendini 1932’de 
kurulan Halkevlerinde gösterdi. Hemen hemen her ilde Halk Oyunları Topluluğu, Halkevleri bünyesinde kuruldu ve şenlikler düzenlendi.1944 yılından sonra bu çalışmalar kendini köy enstitülerinde, öğretmen okullarında gösterdi. 1955 yılında ve daha sonraki yıllarda Yapı ve Kredi Bankası halk oyunları üzerinde büyük bir duyarlılık gösterdi. "Türk Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisi" adlı bir örgüt kurdu ve düzenlediği şenlik ve festivallerle halk oyunlarını uzun yıllar yaşattı.

1968 yılında Türk Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisi tarafından, Afyon, Kayseri, Elazığ ve Adana'da düzenlenen (Dört Bölge Şenlikleri)nin iki yıl süren hazırlık gezileriyle, Anadolu ve Trakya, halk oyunları bakımından bir kez daha baştan sona taranmış oldu . İki yıl süren bölge şenliklerinin gezileri sırasında tespit edilen 1600 Halk Oyunundan 400 kadarının yaşamakta olduğu anlaşıldı. 
Yurdumuzda ilk halk oyunları semineri 1961 yılında yine Türk Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisince düzenlenmiştir. Bu seminerde 16 bildiri yayınlanmıştır.

Yapı ve Kredi Bankasının öncülüğünde yapılan bu gezi ve şenliklerde elde edilen halk oyunlarıyla ilgili geniş bilgi ve araştırmalar, Sadi Yaver Ataman tarafından "100 Türk Halk Oyunu" adlı kitapta toplanmış ve 1975 yılında yayımlanmıştır. Kayseri'nin de yer aldığı bu şenlik ve araştırmalarla ilgili bilgiler şehrimiz için önemli bir kaynak olmuştur. Şehrimizle ilgili çalışmalara daha sonraki satırlarda yer vereceğiz. 

Halkevlerinin kapatılmasından sonra Halk oyunlarına yeni kurulan dernekler ve üniversiteler sahip çıkmaya başlamış ve çeşitli gösteriler düzenlemişlerdir. 
1964’ten sonraki yıllarda bu tür şenlikler yerlerini yavaş yavaş yarışmalara terk etmeye başlamış, bu konuda Yeni Halkevleri, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı ve Milliyet gazetesi öncü olmuşlardır. Milliyet gazetesi, halk oyunları yarışmalarını lise ve dengi okullar arası halk oyunları yarışmalarına dönüştürmüştür.
Bu arada yurt içinde başarı kazanan birçok halk oyunları ekipleri bu konuda uzman olan değerli yöneticilerle birçok yurt dışı festival, şenlik ve yarışmalarda ülkemizi hakkıyla temsil etmişlerdir.

Türkiye Cumhuriyetinin kültüre verdiği önemin, bakanlıklarda kurulan birimler sayesinde daha da geliştiğini görüyoruz. Turizm ve Tanıtma Bakanlığının bünyesinde, bu konu ile ilgili olarak Tanıtma Genel Müdürlüğü'ne bağlı, Folklor Dairesi oluşturuldu. Bu bakanlığın 1968 yılında düzenlediği halk oyunları yarışması, bu alanda başı çekti. Kültür Bakanlığına bağlı olarak Milli Folklor Araştırma Dairesi oluşturuldu ve ilk defa 1975 yılında Devlet Halk Dansları Topluluğu kuruldu. Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı İzcilik ve Boş Zamanları Değerlendirme Genel Müdürlüğünde Halk Oyunları Şubesi kurulmuştur. Milli Eğitim Bakanlığında ise Spor ve İzcilik Daire Başkanlığı oluşturulmuş , bu başkanlığa bağlı olarak Halk Oyunları Şubesi Kurulmuş olup, her iki bakanlık her yıl gençlik merkezleri ve okullar arası halk oyunları yarışmaları düzenlemektedirler. Ayrıca Dışişleri Bakanlığımızın Kültür Dairesi, yurt dışındaki halk oyunları ile ilgili her türlü faaliyette büyük katkılar göstermiştir. Bunların dışında TRT, Müzeler Genel Müdürlüğü ve konservatuarların halk oyunlarına verdikleri destek küçümsenmeyecek kadar önemlidir. 
Kaynak: KAYSERİ HALK OYUNLARI,GİYİM KUŞAM, KÖY SEYİRLİK OYUNLARI , Hasan YÜKSEL, Saim DELİGÖZ, Bilge Han DELİGÖZ, Kayseri - 2004 
Fotoğraf. Kayseri Valiliği

19 Eylül 2013 Perşembe

BÜNYAN SIKTIRMA HALAYI


ZEKERİYA BOZDAĞ


ZEKERİYA BOZDAĞ (1930 – 1985)
1930 yılında Bünyan’ın Hazarşah köyünde doğmuştur. Babası Hazarşalı, annesi  Yeni Süksün’lüdür . İlköğretimini bu köyde tamamlayan Bozdağ,  Ticaret için Ankara'ya giden babasıyla beraber Ankara’da çalışmış aynı zamanda okurken  Hasanoğlan Köy Enstitüsü'ndeki arkadaşlarına özenerek bir bağlama almış ve bağlama çalmayı 14-15 yaşlarındayken Mucip Arcıman'ın Kayabaşı Halkevi'nde açtığı kursta öğrenmiştir. On dokuz yaşında Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesi’nden Meliha Hanım’la evlenen Zekeriya Bozdağ, Ankara’da, öğrendiği saz ile  kısa sürede yöre düğün ve eğlencelerinin aranan ismi oldu. Zekeriya Bozdağ, daha sonraları, repertuarını geliştirmek için Ankara civarındaki köylerde derlemeler yapmıştır. "Madem dilber meylin yok idi bende", "Kayaların arını", "Hasta düştüm bir odada yatarım" isimli türküler bunlardan bazılarıdır.

Kıvrak ve duygulu sazı, içli ve dokunaklı sesi ile dönemin bilinen ve sevilen Orta Anadolu Türküleri’ni yorumladığı 45’lik plaklarının önemli satış rakamlarına ulaşması, Türkiye çapında tanınmış ses ve saz sanatçısı olmasını sağladı.  Ankara’da bir taraftan düğün salonlarında ve gazinolarda, diğer taraftan ülke genelinde konserlerine devam ederken,Hocası Mucip Arcıman sayesinde yöresel özellik gösteren sanatçılara ayrı bir önem veren Muzaffer Sarısözen ile tanıştı. Bu sayede TRT Ankara Radyosu’nun akitli (kaşeli) sanatçıları arasında yer aldı. Ayda iki kere 15’er dakikalık sürelerle sınırı› “bir solist” programında okuduğu türküler  Zekeriya Bozdağ’ın daha da  tanınmasını sağladı. Büyük şehir ve gazino ortamı, Bayram Aracı başta olmak üzere dönemin popüler diğer ses ve saz sanatçılarında olduğu gibi, Zekeriya Bozdağ’da da yeni arayışlara yol açarak, zamanın, ortamın ve şartların gerektirdiği tarzda yeni besteler yapmaya âdeta mecbur etti. Sözleri günümüz ünlü şairlerinden Abdurrahim Karakoç’a ait “Unutmak kolay mı deme Unutursun Mihribanım Oğlun kızın olsun hele Unutursun Mihribanım” adlı türkü Zekeriya Bozdağ’ın ilk bestelerindendir.

TRT Repertuarında kendisinden derlenen “Ben Giderken Ekinleri Göğüdü” adlı Kayseri türküsü ve Orta Anadolu yöresinin en yaygın uzun havalarından biri olan “Küçükten Görmedim Ana Kucağı” ve “Atım Kalk Gidelim Harap haneden” adlı bozlaklar dışında türkü olmaması, Zekeriya Bozdağ’ın dağarcığında yöre türkülerinin bulunmadığı ve kendisinin kaynak kişi olma özelliğinin olmadığı anlamına gelmiyor. Notaya alınmayı bekleyen 45’lik plaklarda kalmış kendisinin derlediği ya da kaynak kişi olarak ilk defa okuduğu çok sayıda Kayseri türküsü olduğunu biliyoruz. Zekeriya Bozdağ 1965-1980 yılları arasında, özellikle Orta Anadolu Türküleri’ni okuduğu 45’lik plakları en çok satan sanatçılardan biri olarak, dönemin hemen hemen tek şöhret aracı olan devlet radyosu imkânlarından ziyade, piyasa şartlarında şöhret olmuş bir sanatçıdır. Özel repertuarında daha çok Ankara türküsünün bulunması, bir dönem saz çalıp türkü söyleyen herkesin hayranlık duyduğu Ankaralı usta sanatçı Bayram Aracı’nın etkisine bağlanabilir. Vefatından yaklaşık on yıl kadar önce gittiği hac dönüşü profesyonel müzik hayatını noktalayarak, bir daha eline almamak üzere sazını duvara asan Zekeriya Bozdağ, solo bağlama ile çalıp okuyan sanatçılar kuşağının önemli isimlerinden biridir.

Eserleri:
TAŞ PLAKLARI: - 78lik
Sap Kağnısı / Hasta Düştüm Gurbet Elde (Maya)
Columbia Plak 17997 (Tarihi bilinmiyor)

45’LİKLERİ:
1- Berber / Kardaş Kurşunu (Maya)
Columbia Plak 32
Ingiltere Basimi. (1960)
2- Berber Türküsü / Kardes Kurşunu (Maya)
Columbia Plak 469 (1964)
3- Gazla Şoförüm Gazla / Avşar Bozlağı Yiğitleme
Ergas Plak 7 (1965)
4- Çavuş Sizin Eviniz / Badeli Nahsen'in Ağıtı
Columbia Plak 511 (1965)
5- Muktadın Ağıtı / Mor Koyun Meler Gelir
Columbia Plak 523 (1965)
6-Nurettin'in Ağıtı / Seni Gidi Mavili
Columbia Plak 551 (1965)
7- Askere Mektup / Gamkasavet
Columbia Plak 618 (1966)
8- Harman Yeri / Erzurum'dan da Esen Rüzgar (Maya)
Columbia Plak 650 (1966)
9- Atım Kalk Gidelim 1 / Atım Kalk Gidelim 2
Columbia Plak 658 (1966)
10- Bitmedi Gözümün Kan İle Yaşı (Maya) / Nonoşum (Kurbani)
Columbia Plak 668 (1966)
11- Şahin Bey Ağıdı / Muallim
Ergas Plak (1967)
12- Şeker Dağı (Maya) / Ankara'nın Eleği
Ergas Plak 133 (1967)
13- Yandım Name Gelin / Sebep
Netfon 42 (1967)
14- Köprüden Geçti Gelin / Haki Pantalon Dar dedin, Gurbette Ayrılk Zor Dedin
Netfon 43 (1967)
15-1967
Gardiyan (Maya) / İnlesem Bağrıma Basıp Sazımı
Columbia Plak
16- Kırşehir Gülleri / Anam Yol Üstüne Gelirse
Columbia Plak (1967)
17- Yeşil İpek Bükeyim / Dalından Ayrılan Kuru
Columbia Plak (1967)
18- Ankara Oyun Havası / Bülbül Havalanmış
Columbia Plak 719 (1967)
19- Sarı Yıldız Oyun Havası / Şu Karşı ki Dağlar (Bozlak)
Columbia Plak 724 (1967)
20- Misket / Uyan Hacı Beyim
Columbia Plak 735 (1967)
21- Orhan Subay'a Ağıt / Ela Gözlü Nazlı Yari Görem Dedim Göremedim
Columbia Plak 738 (1967)
22- Küçükten Görmedim Ana Kucağı (Bozlak) / Nar Ağacı
Columbia Plak 749 (1967)
23- Atım Arap / İki Bülbül
Columbia Plak 758 (1967)
24- Fidayda / Aman Gezdir Ağam Kıratı Gezdir
Columbia Plak 765 (1967)
25- Çubuk Uzun / Soğuk Su Başında
Columbia Plak 770 (1967)
26- Postacı Sevgilimden Mektup Varmı? / Mihribanım
Columbia Plak 786 (1967)
27- Çiçek Dağı / Elleri Ufacık Ufacık
Columbia Plak 823 (1967)
28- Gesi Bağları / Kızılırmak (Ağıt)
Columbia Plak 832 (1967)
29- Çiftetelli / Karşılama
Columbia Plak 835 (1967)
30-1967
Ne Güzel Yaraşmış Güller Ayşe'ye / Sultan Süleyman'a Kalmayan Dünya
Columbia Plak 838
32- İnsafınız Yok mu (Bozlak) / Ne Dedim de Kömür Gözlüm Darıldın
Coşkun Plak 0780 (1968)
33- Süre Süre İndirdiler Yazıya (Bozlak) / Yandım Aman Sarı Kız
Hülya Plak 91 (1968)
34- Muktadın Ağıtının Devamı (Bozlak) / Tut Kaynana Dilini
Hülya Plak 92 (1968)
35- Karamanlı / Bütün Güzelliğin Dünden Ziyade
Pathe 555 (1968)
36- Aşagıdan Gelir Kozalı Gelin / Bahçelerde Meleme
Pathe 556 (1968)
37- Yaban Elleri / Kirpikleri Benim İçin Cenk Eder
Pathe 557 (1968)
38- Hak Yoluna Varanların / Nice Defterlerden İsmim Silindi
Sevilen Plak 73 (1968)
39- Baba İntizarı (Maya) / A Benim Gülizarım
Sevilen Plak 74
Nebahat Yildiz ile. (1968)
40- Necip / Vatandaş Türküsü
Sevilen Plak 85
Nebahat Yildiz ile. (1968)
41- Merdivenin Altında Gel Odama Odama / Ela Gözlü Dilber
Türkofon Türkiye 5565 (1968)
42- Gök Yüzünde Bölük Bölük Turnalar / Karşı Bağda Sıra Sıra Bademler
Türkofon Türkiye 5567 (1968)
43- Yürü Yavrum Yürü / Anasına Kızına Duvardakı Sazına
Türkofon Türkiye 5626 (1968)
44- Mektup Var Mı Postacı / Ham Meyvayı Kopardılar
Türkofon Türkiye 5633 (1968)
45- Atım Kalk Gidelim Haleb´e / Almanya'dan Köye Mektup
Türkofon Türkiye 5634 (1968)
46- İpekli Yorgan (U.H) / Menekşe Koymuşlar Gülün Adını
Türkofon Türkiye (1969)
47- Karşıda Kürt Evleri / Badı Sabah
Türkofon Türkiye (1969)
48- Kızılırmak / Hey Onbeşli Onbeşli
Türkofon Türkiye (1969)
49- Kesik Çayır / Menteşeli
Türkofon Türkiye 5657 (1969)
50- Vatan Hasreti / Hasta Düştüm Elim Tutmaz Kalemi
Türkofon Türkiye 5702 (1969)
51- Soğuk Su Başında Biter Yosunlar / Çiçek Dağı
Türkofon Türkiye 5703 (1969)
52- Sokakları Gosdak Gosdak Yürüme / Eşme Kaya Kavakları
Türkofon Türkiye 5776 (1969)
53- Suda Balık Yan Gider / Keklik İdim Vurdular
Türkofon Türkiye 5778 (1969)
54- Ayaş Bellerinden Aştım da Geldim / Kestanenin İrisi
Türkofon Türkiye 5780 (1969)
55- Feridem / Hele dursun
Fonex 509 (1970)
56- Osman'ın Ağıdı / Kara Gözlüm
Fonex 510 (1970)
57- Bir Ömür (1) / Bir Ömür (2)
Fonex 511 (1970)
58- Kesik Çayır / Menteşeli
Hülya Plak 236 (1971)
59- Ankara'da Yedim Taze Meyvayı / Bir Dalda İki Elma
Hülya Plak 237 (1971)
60- Halkalı Şeker / Şu Yalan Dünyaya Geldim Geleli
Hülya Plak 238 (1971)
61- Mehmed'in Ağıtı (Konuşmalı) / Yalvarsam Ulu Mevlaya
Hülya Plak 637 (1972)
62- Sarı Yıldız (Oyun Havası) / Habibin Ağıtı (Konuşmalı)
Hülya Plak 638 (1972)
63-Sarı Yıldız (Oyun Havası) / Habibin Ağıtı (Konuşmalı)
Hülya Plak 638
64- Alamanya Treni / Sarı Saçlarına Ela Gözüne
Hülya Plak 664 (1973)
65- Kılıbık (Konuşmalı) / Dudu
Hülya Plak 741 (1973)
66- Avşar Bozlağı (Yiğitleme) / Gazla Şoförüm Gazla
Hülya Plak 806 (1973)
67- Suna Boylum / Seher Yeli
Hülya Plak 807 (1973)
68- Kaçma Güzel Kaçma / Uyan Kamberim Uyan
Hülya Plak 808 (1973)
69-Bende Bu Cihana Geldim Geleli / Şeker Oğlan
Murat Plak 2 (Tarih Bilinmiyor)
70-Neyleyim Dünyanın Yalan Ziynetini(U.H) / Ankara'lım (Oyun Havası)
Özleyiş 506 (Tarih Bilinmiyor)
71-Aşağıdan Gelir Eli Develi / Çayırlıkta Çimenlikte Evim Var
Türk Plak 154 (Tarih Bilinmiyor)
72-Gelir Mezarını Yoklarım / Okkalı Halimem
Şenses Plak 1369(Tarih Bilinmiyor)
73-Ben Seni Sevmişem / Ela Gözlüm Var mı Ola
Şenses Plak 1379 (Tarih Bilinmiyor)

ALBÜM VE KASETLERİ:
1-Zekeriya Bozdağ
Edifon 1555 (1974)
2-Zekeriya Bozdağ 1
Minareci Almanya 3067 (1974)
3- Zekeriya Bozdağ
Türküola Almanya 0231 (1974)
4-Zekeriya Bozdağ 3 Harika (1975)
5- Zekeriya Bozdağ & Kemal Keskin / Leylam, Minareci Almanya 3579 (1979)
6-Güzel Ne Güzel Olmuşsun, Abaoğlu Kasetçilik MC 014 (1988)
7- Soğuk Su Başında Biter Yosunlar, Bey Plak - Kasetçilik (1988)
8-Muktadın Ağıdı, Hülya Plak 0598 (Tarih Bilinmiyor)

Derleyen:  Hasan YÜKSEL

Kaynak:
1- Kayseri Ansiklopedisi.
2-  Halk Müziğimizin Eski Ustaları [TRT radyo programı], Yücel Paşmakçı (hazırlayan), ilk yayın tarihi 2 Ocak 1981.
3-Zekeriya Bozdağ Diskografisi, diskotek.info

13 Eylül 2013 Cuma

ATİYE GÜNER TÜMÜKLÜ


ATİYE GÜNER TÜMÜKLÜ (1947 -   )
1947 Yılında Kayseri-Bünyan’da doğdu.
Bünyan Ortaokulu, Kayseri Lisesi, İzmir, Eğitim Enstitüsünde okudu.
Yurdun değişik yerlerinde Develi, Bitlis-Tatvan, Hakkâri, Hakkâri-Yüksekova, Bünyan, İzmir-Torbalı’da otuz yıl Türkçe öğretmenliği yaptı. Şimdi emeklidir.
Evli ve üç çocuk annesi olup, dört de torunu bulunmaktadır.
KYD (Kadın Yazarlar Derneği) ve EKYAZ (Egeli Kadın Yazarlar Derneği) üyesidir. 

İnsan tanımını; “Hakkı olanı, alması gerekeni, kopara kopara alması bilen, olumsuzlukları kadere bağlayıp tırsan pusan susan değil; elde ettiklerini toplayan bütünleştiren yaşadıklarından çıkardığı sonucu sözlü yazılı paylaşandır,” biçimiyle yapar. Kendisi de bu tanıma göre yaşar. Öyle ki anılarını ürkütmekten, anlatınca yıpratmaktan, yazınca da özünün yıpranmasından korkmaz. “Yaşam, hiçbir kimse için bir bozgun değildir”e inanır. İnsanca yaşamak için gerekli üç kavrama bağlıdır. İMGE, TUTKU, İNANI. Doğru olmaktan, özveride bulunmaktan kesinlikle pişmanlık duymaz. Özünde karamsarlık olmadığı halde yazdıklarını insanlarla  paylaşmamaktan dolayı az biraz mutsuzdur.

ÖDÜL KAZANAN ÖYKÜLERİ :
1.“Kocanı Yemedik Ya”
Seyrek Belediyesi Kadın Konulu Öykü Yarışması
2. “Zenginden Kaparo”
2009 Ankara Kitaplığı Kanada: Jüri Özel Ödülü
3. “Çiri Kim Yediyse”
Geleneksel Mahmut Tunaboylu Öykü Yarışması.
4. “Aşkın E’ Hali”
Gila Kohen Öykü Yarışması
5. “Ünzüle”
2009 İzmir Kuş Cenneti Koruma Ve Yaşatma Derneği 1.Öykü Yarışması
6. “Canlı Çuval”
2010 Yılı Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışması
7. “Yerini Yadırgayan Göçmen Kuşu”
2010 İzmir Kuş Cenneti Göç Konulu Öykü Yarışması
8. “Müberek Köpekler”
2011 Ümit Kaftancıoğlu Öykü Ödülü
9. “Küstüm Çiçeği ”
6. Gila Kohen Öykü Yarışması Öykü Ödülü
10.“Tummadan Tummaya”
2010 Alt Kitap Öykü Yarışması
11. “Karınca Kardeşliği”
2011 Seyrek Anam Evi Çalışma Gurubu
Savaşın Getirdikleri Konulu Öykü Yarışması
12. Kaşık Büyüsü
2012 Yılı Ümit Kaftancıoğlu Öykü Ödülü
Basılmış Kitabı: Zenginden Kaparo



 Memur Kedisi