15 Ocak 2016 Cuma

HÖLLÜK (BEBEK TOPRAĞI)

HÖLLÜK (BEBEK TOPRAĞI)
Türkiye’nin bir çok yöresinde geçmişte kullanılan, günümüzde de ulaşımı zor olan dağ köyleri ile ekonomik durumları iyi olmayan köylerde kullanımı devam etmekte olan ve yaygın olarak “höllük”  diye bilinen yeşil göy renkte toprak. Yaptığımız araştırmalarda Bünyan ve Pınarbaşı yörelerinde “bebek toprağı, çocuk toprağı, kundak toprağı veyâ belek toprağı” olarak adlandırılmaktadır.
Nedir bu toprak?  Nerelerden sağlanmaktadır? Ne amaçla ve nasıl kullanılmaktadır. Bu soruların cevabını aramaya çalıştık. Orta yaşın üzerindeki bir çok insanın bildiği bu soruların cevaplarını, yeni nesillere aktarmak maksadı ile bu yazıyı yazıyoruz. Ayrıca bu yazıyı okuyan insanların bir çoğunun bu toprağa belenerek büyüdüğüne inanıyoruz. 
Muharrem Türkmen “Höllük” isimli yazısında bebek toprağını şu şekilde tarif ediyor.
Höllük, zerreleri 0.002 – 0.05 mm olan sürüklenme ve yığılma ile oluşan, sedimenter bir topraktır. % 80 silk (mil) +% 10 kil aliminyum  silikat ihtiva eder. Orta ve Doğu Anadolu’nun her yerinde bulunur.  Çıkarıldığı yerlere genellikle “Höllüklük” denir. (1)
Bebek toprağı bir süre öncesine kadar, bebeği bulunan ailelerin hazır olarak alıp kullandığı bezlerin yerine, bebekleri daha sağlıklı bir şekilde büyüttüğüne inandığı için kullanılmakta idi. Günümüzde bu uygulamaya hemen hemen son verilmiştir. Teknolojik gelişmeler bugün insanları daha kolay olan ürünlere yöneltmiştir.
Her yörede bu toprağın çıkarıldığı belirli yerler vardır. Özellikle sonbaharda, bir kış boyunca yetecek kadar, hafif kille karışık olarak çıkartılan toprak “karnıyarık” (2) adı verilen yük taşıma işinde kullanılan torbalara veya başka taşıma araçlarına konularak, eşek, katır, at gibi hayvanlar vasıtası ile eve getirilir, uygun bir yere boşaltılarak, içinde bulunan  maddelerden, taşlardan ve iri toprak parçalarından arındırılmak için “kalbur (halbur, veyâ çilingir” adı verilen elek benzeri araçlarla elenir. Elenen toprağın iriliği bulgur tanesi kadar olur. Elenen toprak güneş gören bir yere serilerek iyice kurutulduktan sonra tenekelere veyâ torbalara konularak evin uygun bir köşesine kaldırılır.
Bebek toprağı, Kayseri-Bünyan’da Ağbayır  (Ağ Yol) denilen yer  yada Çatalkaya’ya doğru giderken yolun sağında ki (Tavuzaltı’na doğru giderken) yerden, Pınarbaşı’nın bazı köylerinde hiç ekilmeyen (kıraç) arazilerden temin edilen toprak, yine Pınarbaşı’nın bazı köylerine “köstü (köstebek)” adı verilen hayvanların yuvalarının ağzına yığdıkları topraklardan temin edilmektedir. Bünyan’da bebek toprağı bulamayan bazı kişiler ise bunun yerine tandır külüne müracaat etmekte idiler. Kimi zamanda bebeğin altından alınan toprak kurutularak geri dönüşüm sağlanmakta idi. 
Toprak kullanılmadan önce küçük bir teneke (eski küçük yağ tenekeleri)içine veya bir saç (kürek) üzerine “pança”  (iki avucun birleşimi kadar olan miktar)  kadar konularak, tandır veyâ “göçmen sobası” adı verilen sobanın fırın kısmına konularak eli yakmayacak derecede ısıtılır. “Bebek bezi” adı verilen pamuklu keten veyâ kaput bezi üzerine serilerek, bebeğin kalçası ve beli bez üzerine gelecek şekilde yatırılır. Bez, toprak dökülmeyecek şekilde bebeğin ön kısmına da biraz toprak konduktan sonra itina ile sarılır. Bünyan’da bu bezin üzerine geniş bir bez, onun da üzerine “ayak bezi” adı verilen bez; Pınarbaşı’nın köylerinde de “bez bağı” veyâ “yörek bağı”  adı verilen kuşak gibi bir bez sıkıca bağlanır.  Çocuğun başı da bir tülbent ile bağlandıktan sonra kundaklanarak emzirilir ve beşiğe konularak uyutulur. 
Bu şekilde toprak ile belenerek yatırılan çocuklar kışın altları bağlı iken üşümezler . Çünkü ısıtılan toprak ısısını uzun süre muhafaza etmektedir. Toprak ıslaklığı emdiği için de, bebek altını kirlettiği vakit bile fazla rahatsızlık hissetmez. Toprağın ıslaklığı emmesi pişiğide önler. Çocuğun kakasını yaptığı, çocuğun uzun süre ağlamasından bilinerek altı açılır, ya toprağın tamamı değiştirilir  veyâ kirlenen kısmı atılarak yeniden bağlanır. 
Çocukta her hangi bir şekilde pişik meydana geldiyse Bünyan ve Pınarbaşı’nda tandırın ağız kısmında bulunan taşların aralarına girmiş olan külle karışık ince toprak veyâ ocak ve sobaların küllü toprağı, pişiğin üzerine pudra gibi serpilerek iyileşmesi sağlanır.
Belli bir yaşa (çocuk altını ıslatmayı bırakana) kadar, altına toprak serilen çocukların, bu toprakla daha sağlıklı büyüdüğüne inanan anneler, bu toprak serildikten sonra çocukların daha rahat bir şekilde, en az dört beş saat uyuduklarını, altları ıslansa dahi rahatsız olmadıklarını, çocuğun uykusunun toprak ile düzenli olduğunu belirtmektedirler.
Bebek bakımının ne kadar zahmetli ve zor bir iş olduğunu ve analarımızın hakkının ödenemeyeceğini biliyoruz. Türk kültüründe önemli bir yeri olan bebek toprağının ağıtlara dahi konu olması  bu önemi ortaya koyuyor. Erzurum yöresinden bir ananın yaktığı ağıtın sözlerini, bu hususa bir örnek olarak sunuyoruz. 
Eledim eledim höllük eledim
Aynalı beşikte yavrum bebek beledim
Büyüttüm besledim asker eyledim
Gitti de gelmedi yavrum, buna ne çare 
Bir güzel simadır aklımı alan
Aşkın sevdasını canım serime delen
Beni kınamasın ehl-i din olan
Gitti de gelmedi yavrum buna ne çare
Yaktı yüreğimi canım  buna ne çare

KAYNAK:  Hasan Yüksel, Erciyes Aylık Fikir ve Sanat Dergisi Yıl 24. Sayı 288 Aralık 2001 (Kaynak ve Kaynak Kişiler Sayıda Mevcuttur)
Fotoğraflar İnternetten Alıntıdır.









Hiç yorum yok: