Bünyan Elektrik Santralı, Türkiye’de ilk elektrik üretiminin yapıldığı sayılı yerlerden biridir. 1902 yılında Tarsus’ta küçük ölçekli olarak üretim yapmak için kurulan ilk santraldan sonra 1913 Yılında İstanbul Silahtar Ağa’da kurulan termik santralde geniş ölçekli elektrik üretilip dağıtılmaya başlanmasıyla birlikte elektriğin bir ihtiyaç olduğu görülmüştür. Bu iki santraldan sonra 1924’te Pınarbaşı’nda kurulan küçük ölçekli bir santral ile birlikte Bünyan santrali, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk santrallerinden biri olmuştur. Kayseri’de Pınarbaşı İlçesi’nden sonra kurulan ikinci santral olup, Pınarbaşı’ndan çok daha büyüktür ve tamamıyla özel bir şirkete ait Türkiye’de ilk santraldir. 1923-1930 döneminde uygulanan “teşvik politikaları” sonucunda bir gurup özel sektör yatırımcının 10 Haziran 1910 tarihli “Menâfi-i Umumiye Müteallik İmtiyazat Hakkında Kanun” dan faydalanarak 1926 yılında temelini atıkları santral, 1929 yılında tamamlanarak elektrik üretimine başlamıştır. Halen Türkiye’nin çalışan en eski hidroelektrik santrali özelliğini koruyan Bünyan Hidroelektrik Santralinin kuruluşu da genç Türkiye Cumhuriyetinin ilklerindendir.
Bünyan’da Elektrik santrali kurulmasını ilk olarak Kayseri 1. Dönem Milletvekili Ahmet Hilmi Kalaç önermiştir. Ülkenin ekonomik gelişimi için Kayseri’deki Bünyan Şelâlesi’nden istifade edilmesi gerektiğini meclisteki birçok konuşmasında dile getirmiştir. Bünyan Şelâlesi’nden yararlanılarak bu şelâlenin yanına açılacak fabrikalardan elde edilecek kazançla memleketin yol gibi ihtiyaçlarının karşılanabileceğini ifade etmiştir. Ahmet Hilmi Kalaç 30 Eylül 1923 tarihli meclis oturumunda, Bünyan Şelâesi’nin tabiatın memlekete bahşettiği büyük bir güç olduğunu, bu şelâlenin kuvvetinin bilindiği halde söz konusu şelâleden yararlanmamanın doğru bir şey olmadığını ifade etmiştir. Bünyan Şelâlesi’nden parasız, büyük ve yararlı bir gücün elde edilebileceğini, yapılan inceleme sonunda şelâlenin yalnız bir noktasındaki kuvvetin üç bin beş yüz beygir kuvvetinde olduğunun ortaya çıktığını belirtmiştir. Konuşması’nın devamında, Ali Cenâni Bey’in ülkede demiryolu ulaşımının bulunmadığından bahsettiğini, hâlbuki Bünyan Şelâlesi’nin bulunduğu bölgede yapılacak fabrikalar vasıtasıyla elde edilecek kazançla, oradan Ulukışla’ya kadar bir tren yolunun yapılarak, memleketin en ucuz bir tarzda en büyük bir kuvveti elde edeceğini ifade etmiştir. Ayrıca yalnız askeri fabrikaların değil, dokuma ve diğer fabrikaların da bu kuvvetten yararlanılarak, çok kolay bir şekilde yapılacağını ümit ettiğini, bu nedenle, mümkün olursa biraz daha tahsilatı artırarak esaslı bir adımın şimdiden atılmasının memlekete en önemli bir ihtiyacı temin edeceğini söylemiştir. Ahmet Hilmi Bey’in bu konuşması üzerine Gaziantep Milletvekili Ali Cenâni Bey söz alarak Ahmet Hilmi Bey’e, bugün acilen yapılması gereken tapa fabrikasını bırakalım mı diye sormuştur. Ahmet Hilmi Bey de bu soruya verdiği cevabında, “Mademki memleketin önemli bir ihtiyacıdır, şimdiden yapılması gerekir” demiştir. Ahmet Hilmi Bey’in yukarıdaki konuşmaları ile ilgili olarak Trabzon Milletvekili Muhtar Bey ise yaptığı konuşmasında, Ahmet Hilmi Bey’in Bünyan Şelâlesi’nden elde edilecek kuvvetin kırk bin beygir kuvvetinde olduğunu iddia ettiğini, elde edilecek kuvvetin kırk bin beygir kuvvetinde olması için saniyede on metre küp suyun dört yüz metre yüksekten akması gerektiğini, Bünyan Hamid’deki bu suyun ise on metre yüksekten bile akmadığını söylemiştir. Fabrikaların nerelerde kurulacağına, nerelerde su kuvvetinden yararlanılacağına dair araştırmaları hükümetin tamamlamadığını, hâlbuki yapılması gereken fabrikaların acil olarak yapılmasının gerektiğini, hükümet bu konuda yaptığı çalışmaları bitirince, o zaman fabrikaların nerede yapılacağının düşünülmesinin mantıklı olacağını da sözlerine eklemiştir.
Ahmet Hilmi Kalaç’ın bu düşüncesi, mecliste kalmamış, o dönemin bir gurup girişimci ruhlu tüccar ve belediye reisinin bir araya gelerek Sarımsaklı suyunun oluşturduğu Bünyan Şelâlesi’nden, Kayseri, Bünyan ve Talas’a yetecek miktarda elektrik üretip pazarlama fikrini geliştirdi. Celep tüccarı Alaybeyzade Mehmet, halı tüccarı İmamzade Raşit, Kayseri Belediye başkanı İbrahim Safa Hasoğlu, demir, halı ve deri tüccarı Cıngıllızade Ömer Fevzi (Ömer Cıngıllıoğlu), halı tüccarı Hacı Nuhzade Mehmet, halı tüccarı Hacı Ramazanzade Musa, Kayseri Mebusu Selahzade Ahmet Hilmi Kalaç, kösele ve gön tüccarı Saraçzade Hacı Muharrem, halı, yapağı ve kitre tüccarı Taşçızade Mehmet Rahmi, halı yapağı ve kitre tüccarı Taşçızade Ömer Hulusi (Ömer Ağa Taşçıoğlu), 2. Dönem Kayseri Milletvekili katipzade Nuh Naci (Nuh Naci Yazgan), manifatura ve davar tüccarı Kirişzade Talat, İstanbul tacirlerinden Gözümzade Sait, celep, manifatura ve halı tüccarı Göncüzade Ahmet, halı tüccarı Mehmetzade Emin, 3. dönem Kayseri Mebusu Mehdizade Doktor Halit Mazhar Bey (Dr. Halit Karakaya), halı ve celep tüccarı Mehterzade Osman, muhtelif mal ve eşya tüccarı (İstanbul Otomotiv Montaj Fabrikası Kurucusu) Yedekcizade Hüseyin Avni’den oluşan bu girişimci iş adamları o dönemde Sarımsaklı suyunun kullanım hakkını almak için Cıncıklızade ve Belediye Başkanı Safa Bey öncülüğünde ilk önce Nafia Vekilliği (İmar ve İskân Bakanlığı)’ne müracaat ederler. 17 Ağustos 1926 yılında yapılan bu müracaatı Nafia Vekilliği, 10 Haziran 1910 tarih ve 576 sayılı “Menafii Umimiyeye Müteallik İmtiyazat Hakkında Kanunun 2. Maddesi uyarınca bakanlar kuruluna sunar. Gazi Mustafa Kemal başkanlığındaki bakanlar kurulu Bünyan suyundan elektrik üretilmesi için Nafia Vekilliğini İmtiyaz sözleşmesini imzalaması için yetkili kılar. Bu karar üzerine 11 Ekim 1926 tarihinde Bünyan’da elektrik enerjisi üretmek Bünyan, Talas ve Kayseri’ye elektrik enerjisini iletmek ve satmak üzere imtiyaz hakkı elde edilmiş olur. Bu imtiyaz sözleşmesi ile bir şirket kurulması ve imtiyaz hakkının bu şirkete devredilmesi gerekmektedir. Ayrıca Kayseri Belediyesi’nin de kurulacak olan bu şirkete % 20 oranında ortak olması karara bağlanır. Sözleşme uyarınca 6 ay içerisinde kurulması gereken şirket gecikerek ancak 1928 yılında kurulur. 400.000 lira sermaye ile kurulan bu şirket Kayseri ve Civarı Elektrik Türk Anonim Şirketidir. Böylelikle Nafia vekilliği tarafından verilmiş olan Bünyan suyunun imtiyaz hakkı 50 yıllığına bu şirkete devredilmiş olur.
Bu 50 yılı kapsayan ilginç bir “imtiyaz Mukavelenamesi ve eki Tevzii Elektrik Şartnamesi” bulunmaktadır. Bu şartnameye göre her türlü vergi, resim ve harçtan muafiyeti söz konusu ki bugün bile bunun kabulü çok zordur. Ayrıca işletme umuruna ait her türlü âlet, edevat, makine vs. ile inşaatlara ait ithal edilen mallar, ilk yapım esnasında “gümrük vergisinden” muaftı. Bu kadar ayrıcalıklı bir imtiyaz hakkı elde eden şirket yetkilileri bu şelâleden bir an önce faydalanmak ve santrali bir an önce kurmak için gerekli çalışmaları başlatırlar. Yeni kurulmuş olan bir cumhuriyetin yeni yeni ayağa kalkmaya çalıştığı ve tüm dünyada ekonomik bir krizin olduğu bir dönemde şirket kurucularının, bu iş için ellerinde ne bir sermaye nede teknolojik bir güç ve yeterli insan gücü yoktur. Şirket kurucuları yaptıkları toplantılar neticesinde bu iş için İstanbul’da demir ticareti ile uğraşan Cıngıllızade Ömer Bey ve Halı ticareti ile uğraşan Taşcızade Mehmet Beye bu konudaki her türlü yetkiyi verirler. Bu iki zat yaptıkları araştırmalar sonucunda Çekoslovak Scoda Firması ile temas kurarlar ve yapılan görüşmeler sonucunda firma yetkilileri bir ekiple Kayseri’ye gelerek Bünyan’da incelemelerde bulunurlar. Bu gezi ve inceleme sonrasında Scoda Firması 2.500 hisse (her biri 25 lira olan toplamda 16.000 hisse)karşılığında işi kabul ederek kurulmuş olan elektrik şirketinin ortakları arasında yer alırlar.
Bu antlaşmadan sonra ilk genel kurul 09 Ocak 1929 tarihinde Kayseri’de yapılır. Genel kurul ilanı ise Atatürk’ün talimatı ile kurulan ve kendisinin de uzun yıllar köşe yazarlığını yaptığı Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlanır. Şirketin genel kurul ilanı bu gazetede yayınlanan ilk Türk Anonim Şirketi olarak tarihe geçmiştir. Bu genel kurul sonrasında 01.Şubat 1929 tarihinde ilk yönetim kurulu toplanarak bir takım kararlar alınır ve ortakların hisse dağılımı belirlenir.
18 Nisan 1929 tarihinde yabancı ortak Scoda firması ile Bünyan Elektrik Santralinin inşası için Beyoğlu 4. Noterliğinde sözleşme imzalanır. Bu sözleşmeye şirket adına Taşçızade Mehmet Bey ve Cıngıllızade Ömer Bey, Scoda firması adına Mösyö Jan Petry imza atarlar. Böylelikle Müteahhit bir firmanın projeye ortak edilmesiyle işin finansman kısmı bir miktarda olsa halledilmiş olur. Aynı zamanda Nakit paraya sıkışmış olan ve senet karşılığı borç para bulma yoluna giden şirket ortaklarının da sorunu kısa bir süreliğine bir şekilde çözülmüş olur. Fakat paraya olan ihtiyaç bitmemiştir ve kredi kullanmak için bankalara müracaat edilmektedir. Daha sonraki günlerde bankaların adını dahi duymadıkları bir şirkete kredi vermemesi yine İstanbul’da bu işleri yürüten Cıngıllızade ve Taşçızade’nin üzerine düşmüştür. Osmanlı Bankası tanınmış bu iki tacire kendi adlarına yaptıkları başvuru üzerine 07 Mayıs 1929 tarihinde 76.000 dolarlık yıllık % 3 faizle kredi vermiş. Kredi karşılığında da Osmanlı Bankası Bünyan Santral binasının yapılacağı arsaya 120.000 TL.’lik, Scoda müesssesi adına İstanbul’da ikamet eden Mehmet Asım bey lehine ipotek koydurmuştur.
Osmanlı Bankasından gerekli kredi alındıktan hemen sonra Mayıs 1929 yılında santralin inşaatı Alman ve Çekoslovak Scoda firması tarafından başlatılmıştır. İnşaat sürerken Bünyan Gesi ve Talas güzergâhındaki 37 km.lik enerji nakil hattı da kurulmaya başlanmıştır. Santral inşaatı devam ederken Bünyan’da da bir yandan sulama kanallarının ve santral için gerekli olan suyun toplanması için 210 cm derinliğindeki 4000 m2 lik yükleme havuzu ve santrala suyu verecek olan 98 cm çaplı cebri boru hattının inşası da tamamlanmıştır. Bu cebri borularının havuzdan santrala kadar döşenmesi ise o dönemde ayrı bir zahmetti. Hele Çağlayan İlkokulundan santrale kadar olan kısmı ise tamamıyla meşakkatlidir. Suyun döküldüğü yeri yüksek (yaklaşık 96 metre) ve giderek meyilli olması inşaat sırasında zorluklar çıkartmıştır. O dönemde vinç gibi iş makinalarının olmaması işi iyice zorlaştırmış, her biri tonlarca ağırlıkta olan boruların o yükseklikten aşağıya indirilmesi ancak öküzler ve insan gücü yardımı ile gerçekleştirilmiştir. Boruların döşenmesi aşağı santralden başlamış havuzda son bulmuştur. Santral binasının da tamamlanmasıyla türbinlerin yerleştirilmesi ise 1931 yılını bulmuştur. Yerleştirilen türbinler iki adet olup 400 kVA (320 KW)tır. Her iş tamamlandıktan sonra ilk elektrik üretimi Şubat 1931’de gerçekleştirilmiştir. Elektriğin Kayseri’deki mesken ve ticarethanelere verilmesi ise Kasım 1931 dir. Bünyan’da üretilen ve Kayseri’ye nakledilen elektriğin ilk abonesi Ankara Oteli olmuştur.
Bünyan Elektrik Santrali’nin ilk üretime başlaması o dönemin yerel gazetesi Kayseri Vilayet gazetesinde şu şekilde duyurulmuştur.
“Bu muazzam işi başarıp meydana getiren müteşebbisler takdire layıktır. Bünyan şelalelerinden istifade edilmek üzere 400 bin lira sermaye ile muazzam bir tesisatın vücuda getirileceği halkımızca malum idi. Cidden eşi az bulunan bu tesisat bitmiş ve faaliyete başlamıştır. Bu tesisatın elektrik mühendisliğini de üç sene evvel belediye elektrik tesisatını muvaffakiyetle başaran ve bugüne kadar idame ettiren Kayserimizin kıymetli evlatlarından elektrik mühendisi İhsan bey deruhte etmiştir. Bünyan şelalelerinden istihsal edilen bu elektrik çok kuvvetli ve memleketimizin yüzünü ağartacak bir surette vücuda getirilmiş muazzam bir elektrik tesisatıdır. Esaslı bir şekilde yapılan tesisat ikmal edilmiş ve şirket bütün hatlarına ceryan vermiştir. Teşebbüsün ve muvaffakiyetin bir timsali olan bu elektrik şebekesini pek bir fedakârlıklarla vücuda getiren müteşebbüsler ne kadar takdir edilse azdır.
Hakiki bir fedakârlıkla başarılıp meydana getirilen bu tesisatta geceli gündüzlü ceryan vardır. En medeni bir memlekette de elektrik şebekeleri geceli gündüzlü faaliyette bulunurlar. Şirket belediyenin abonelerini kendi tesisatına raptetmektedir. Belediyenin elektriğini (belediye o dönemde küçük ölçekli bir şekilde dizel motorla elektrik üretmektedir) beher kilovatı 25 kuruştu şirketin 15 kuruştur. Şirket kuvveti sudan istihsal ettiği için fiyatı 15 kuruşa tenzil etmiştir. Şirketin aboneleri çoğaldıkça kilovat fiyatı da günden güne düşecek ve bir gün elektriğin kilovatını beş kuruşa bile yakacağız” (2 Şubat 1931 Pazartesi)
Kayseri Vilayet Gazetesi’nin de söylediği gibi o dönemde yeni kurulan elektrik santralinin abonelerini bir an önce çoğaltması gerekiyordu. Çünkü şirketin Osmanlı Bankasından üç yıllığına aldığı kredinin günü dolmak üzereydi. Borcun bir an önce ödenebilmesi için bir şeyler yapılmalıydı. Halk elektriğe yabancı olduğu için garipsiyor, evine elektrik almıyor eski yöntemlerle aydınlanmaya devam ediyordu. Elektriğin tutulmaması gazetelere bile haber olmuş mahalli gazeteler “Niçin elektrik yakmıyoruz” diye haber yapıyor bu konuda halkı elektrik almaya teşvik ediyordu. Bu konudaki haberlerden biri şu şekildeydi. “Yüzlerce lira sarf ile Bünyan Şelâleri’nden istifade edilerek vücuda getirilen ve kendi mamulâtımız olan elektriği neden yakmıyoruz? Niçin gazyağı yakıyoruz? Senede yalnız Kayseri’den 170.000 lira gazyağı bedeli veriyoruz. Vatandaş dikkat et çok mühim vazife karşısındayız.” Bu haberlerle halk yerli malı enerji kullanmaya davet ediliyor, paralarımızın yabancılara kaptırılmaması isteniyordu. Öte yandan elektrik şirketi de ödeyeceği borçlarından dolayı abonelerini çoğaltmak istiyor, bu konuda kampanyalar düzenliyordu. Üretilen enerjinin satışı için çareler aranıyor, evlerde elektriği yaygınlaştırmanın yolları aranıyordu. Kurucular yaptıkları araştırmalar sonunda halka hediyeler dağıtarak elektrik satışını artıracak bir yol buldular. İstanbul’dan bir vagon dolusu ütü, avize gibi elektrikli ev eşyaları getirterek abone olanlara ücretsiz dağıttılar. Bu girişim sonrasında abone olanları sayısı gün geçtikçe artar ve binlere çıkar.
Bünyan Santralinin ilk kurulduğunda iki adet olan tribün sayısı günümüzde 3 adettir. Bunların toplam kurulu gücü 1700 kVA^dır. Bu türbinlerin gücü 2 si 400 kVA (320 KW) bir tanesi ise 900 kVA (720 KW) lıktır. Fabrikaya 96 m. yükseklikten saniyede 1100 lt. su dökülmektedir. Su azalınca bu miktar üç türbini çalıştırmaya kâfi gelmediği zaman yalnız büyük türbin çalıştırılmaktadır. Sulama mevsiminde bahçelere su verildiği için yazın su azalmaktadır, bu yüzden yaz ayları 12, kış ayları 24 saat enerji elde edilmektedir. Santralden elde edilen enerji eskiden direk Kayseri’ye verilirken şimdi Sızır-Hirfanlı paralel hattına bağlıdır. Santral 1 Mart 1990 tarihinde Türkiye Elektrik Kurumundan ayrılarak Kayseri Ve Civarı Elektrik Türk A.Ş. ne geçmiştir.
Elektrik santrali ilk kurulduğu yıldan bu yana dönem dönem suyun kullanımı açısından problemlerde doğmuştur. Suyun azaldığı dönemlerde değirmenlerin çalışamaması, yine mensucat fabrikasının suyunun azalması ve bahçelerin sulanamayışı halkın sıkıntısını artırmış, bu sıkıntılarda sürekli belediyeye yansımıştır. Bir de bunların yanında su intifa hakkından doğan gelirlerin azalması da şirketle belediye ve halk arasında zaman zaman gerginliklerin çıkmasına yol açmıştır.
Bu gerginliklerden ilki 1936 yılında yaşanmıştır. Bu gerginlik o kadar büyük bir safhaya gelmiştir ki işi çözmek için zamanın valisi uğraşmış ve tarafları bizzat uzlaştırmak zorunda kalmıştır. Dönemin Valisi M. Ali Bayman, Kayseri valiliğine ilk geldiği günlerde, gelen yoğun şikâyetler üzerine işi ilk planda ele alarak onu adalet ve hakkaniyet içerisine halletmeyi kafasına koymuştur. Davayı işin başında görmek üzere suyun geçtiği yerleri ve değirmenleri mahallinde birer birer inceledikten sonra tarafları Bünyan’a davet etmiş ve 3- 4saat süren bir toplantı tertip etmiştir. Bu toplantıya, Kayseri Valisi M.Ali Bayman’ın yanı sıra Bünyan Kaymakamı Şükrü Bey, Bünyan Belediye Başkanı Baha Bey, Kayseri Sümerbank Dokuma Fabrikası Müdürü Fazlı Bey, elektrik şirketi idare meclisi reisi Ömer bey ve Mühendis Mahir Bey, Bünyan Dokuma Fabrikası Müdürü Hilmi Bey ve Gergeme Köyünü temsilen Eski Belediye Başkanı Vahit Bey ve umumi meclis azasından Osman Bey ile değirmen sahipleri katılmışlardır. Bu toplantıda Kayseri Dokuma Fabrikası Müdürü Fazlı Bey, o dönemdeki davayı şu şekilde izah etmiştir.
“Eskiden bir teamül üzere su dağıtılırken ilk önce elektrik ve sonra da dokuma fabrikasının kurulması üzerine bu teamül bozuldu. Sudan istifade edenler arasına bu iki fabrika dahi girdi. Ancak elektrik fabrikası yolu üzerinde olan değirmenler, bu fabrikanın suya olan ihtiyacı karşısında sızlanmaya başlayıp elektrik şirketinden davacı oldukları gibi fabrikamız dahi, dâhili dava edildi. Hâlbuki fabrikamıza verilen su miktarı 400 litreden ibarettir. Ancak yollar ve su gayri mazbut olduğundan ihtiyacımıza kâfi gelmiyor. Son defa teşekkül eden komisyonun verdiği kadar umumi menfaate hizmet eder mahiyette olsa bile suyun kullanılması esaslı ve muntazam bir programa bağlanmaz ise yine müşkülat doğacaktır. Biz kendi fabrikamız istikametinde akan suyu alan köylüler ile kendi ihtiyacımızı karşılaştırarak bir anlaşma yapabiliriz. Köylünün menfaatine ve işine en uygun gelen zaman ve saatlerde – hatta bu saat fabrikamızın tamamen aleyhine bile olsa – bize ve bu istikamete gelen ve yekûnu 800 litre olan suyun tam altı saat toprağın sulanmasına hasredilmesine razıyız. Bu altı saat içinde fabrikamız tamamen muaf kalır fabrikaya bir litre bile su almayız. Yeter ki bu altı saatten sonraki müddet içinde bu sekiz yüz litre su tamamen fabrikaya ait olsun ve fabrikanın olsun ve fabrikanın olan bu suya her hangi bir suretle müdahale edimesin. Bu sureti hal kabul edildiği takdirde fabrikamız mesai zamanlarını ona göre tespit eder. Bu suretle teessüs edecek bir münavebenin zamanını tayin hakkını belediye terk, fabrikanın ve halkın menfaatini aynı göz ile görüp öylece telakki ve kabul ediyoruz. Komisyonun bu günkü kararı tatbik edildiği halde Akkaya’ya giden suyun birçok zamanlar boşu boşuna akması lazım gelecek ki böyle bir israfa da yer verilmemek lazımdır. Bizim teklifimiz elektrik şirketinin esasen almakta olduğu suyu azaltmaz. Her ne kadar şirketin bin beygirlik türbinleri var ise de şehrin bugünkü ihtiyacını karşılıyor ve artırıyor da. Bu günkü sarfiyata göre 650 litrelik su onlara kâfidir. Biz Akkaya suyunun istifade tarzı hakkında yaptığımız teklifi Gergemeye, elektrik şirketine de teşmil edebiliriz ve böylelikle değirmencilere de hizmet imkânını elde etmiş oluruz. Değirmenlerin tesisatı gayet iptidaidir. Su sarfiyatı kontrolsüzdür ve birçok ahvalde israf olmaktadır. Sıhhi şartları da tamamen haiz değildir. Bir elektrik fabrikasının bulunduğu yerde en iptidai vesait ve gayri sıhhi şerait altında değirmen çalıştırması doğru değildir. Vücudu iktiza eden tesisat ve ceryanı iki fabrika deruhde etmek sureti ile değirmenlerin suları kesilsin, belediye bu işin tatbik cihetini temin etsin…
Dönemin Valisi M. Ali Bayman tüm bunları ve diğer tarafları dinledikten sonra:
-Arkadaşlar; Buraya bir memleket davasını iyi ve doğru bir karara bağlamak üzere toplandık. Yapacağımız iş halkın menfaatini her türlü halelden korumak ve devletin endüstriden beklediği hakikaten önemli gayret ve faaliyetleri tahakkuk ettirmek ve Bünyan kasabasının cidden az olan tenviratını çoğaltmaktan ibarettir. Bay Fazlı’nın dediği gibi Akkaya istikametine giden suyun inkıtasız olarak tam altı saat cereyan etmesi halk için büyük istifadeler temin edecektir. Altı saat tam 800 litre üzerinden su aktığı takdirde bugünkü kanallar belki bu miktar suyu taşıyamazlar. Fakat köylünün de yardımı ile suyolları genişletilebilir. Elektrik şirketinin bu tekliften bir zarar mülâhaza etmesini de varit göremiyorum. Bugün her ne kadar şirketin bin beygirlik türbinleri var ise de o kadar sarfiyatı yoktur. Biz bu günkü acil ihtiyacı gidermek mecburiyeti katiyetindeyiz. Gergemelilerin komisyon kararı ile kendilerine tahsis olunan beşte biri, dörtte bir nispetine çıkarmalarından ise her iki fabrika zarar görür. Mademki öteden beri teamül beşte bir nispetindedir Gergemelilerin suyu kendi istedikleri dereceye çıkarmaları haklı bir dava değildir. Bununla beraber mevcut kanal genişletmek ve Gergeme dahi mensucat fabrikasının teklif ettiği münavebeye girmek şartıyla istifadelerini arttırmış olabilirler
Devlet elektrik şirketine bir imtiyaz verilmiştir Bu imtiyazın hükmü ticaridir ve cari olacaktır. Mensucat fabrikası anlaşma ve uzlaşma zeminlerini nasıl buldu ise elektrik şirketi de elindeki mukavele ile kendisine verilen imtiyazdan tamamen istifade edebilmek için halkın ve belediyenin yardımına koşmalıdır böyle yaparlarsa değirmenciler ile tasarruf mahiyetini almamak kaydı ve şartı ile anlaşma imkanı elde edilir
Elektrik şirketini imtiyazı ve bundan doğan haklarını da düşünürüm. Bununla beraber Bünyan Belediyesi'nin dertleri ile de yakından alâkadarım. Buraya yeniden yüz lamba koydurmak ve ceryan bedelini 4 kuruşa indirmek. İşte Bünyan Belediyesi'nin derdi budur. Bu iki noktayı elektrik şirketinin kabul edeceğini ümit ederim. Belediye bu kazanca mukabil mensucat şirketinin tesisat için sarf edeceği paranın heder olmamasına dikkat edecek suyu inzibata alacak, münavebeyi kuvvetle tesis edecektir. Aksi halde mensucat fabrikasının yaptığı ve yapacağı masraflar kâmilen belediye raci olur.
Vali beyin işi tam manası ile kavrayan ve toplantıda bulunanlara kabul ettirdiği bu düşünceleri, toplantıda bulunanlarca ittifak ile ve alkışlarla kabul edilmiştir. O günden sonra su davası belli bir süre yine gündeme gelmemiş, Bahattin Turan’ın 1942 yılından sonraki başkanlığı sonrasında Sarımsaklı suyunun Elektrik Fabrikasına satışı yeniden gündeme gelmiş, o dönemde Baha Turan satışın iptali için dava açtırmış, kendisine davadan vazgeçmesi için teklif edilen tüm paraları reddederek ve hatta kendisini öldürmek için yapılan tehditleri hiçe sayarak uzun uğraşlardan sonra davayı kazanmış ve Bünyan’ı kendi suyuna kavuşturmuştur. Su alındıktan sonra bütün Bünyan’a çeşmeler yaptırmış, ilk kanalizasyon işlerini de halletmiştir.
Bahattin Bey’in yukarıda anlattığımız haklı uğraşları Hamdi Beyin kitabında da yer almıştır. Bünyanlıların kendi öz malı olan Sarımsaklı suyunun kullanım hakları ile ilgili bu mücadelesini Hamdi Üçok 1953 yılında yayınladığı “Çağlayanlar Beldesi Bünyan” adlı kitabında “Bir Muhtıra” başlığı altında şu şekilde anlatmaktadır.
Bir muhtıra:
Elektrik şirketi bayındırlık Bakanlığı'ndan elli yıl müddetçe işletme imtiyazı almıştır. İmtiyaz mukavelesi Kayseri ve civarını aydınlatmaktan ibaretken şirket İdaresi fazla kazanç hırsiyle özel ve resmi birçok tesislere ceryan vermiş olduğundan Bünyan ve Gergemelilerin tarla ve bahçelerinin sulanmasına ayrılan suları da tamamiyle santral mecrasına bağlanmış bu sebeple on beş değirmen muattal olmakla beraber, yüzlerce hektar arazi susuz kalmıştır. Bu anahtarlı sudan zavallı eski sahiplerinin hiç olmazsa sulama mevsiminde olsun istifadelerini sağlamak için şirket avukatına değil, insaf ve iz’anına müracaat ederek bir tedbir düşünmesi ve çok zaman boş yere havuzdan taşan suyun sulama kanallarına dökülerek faydalı bir hale konabilmesi için mevcut havuzun daha yukarısında düzengeç bir havuz yaptırması lazımdır. Gözlerimizi aydınlatan bu ışığın ocağımızı körletmemesi için baba olan hükümetin çiftçiyi korumasını beklerken bir yandan da belediyemizin şirketle iş birliği yaparak su kanallarını genişletip temizletmesi ve imroğol usuliyle suyun bir tertip ve düzen altında zayi edilmeden sulatılmayı sağlamasını dileriz.
Hamdi Üçok kitabında yayınladığı bu muhtıradan sonra Bünyan suyu ile ilgili gelişmeleri de şu şekilde anlatmıştır. Bünyan ve Gergeme halkı müessirleriyle şirket arasındaki su hakları davası halen dünya mahkemesinde cereyan etmektedir. Gergeme Köyü suyunu tamamen almış 1951 yılında ikinci bir havuz daha yapılarak ve eski havuz da genişletilerek Kasabanın su ihtiyacı kısmen giderilmiştir
Baha Turan’dan sonra Bünyan Belediye Başkanı Mehmet Özcan zamanında da yeniden suyun intifa hakkı (kimilerine göre Sümerbank’ın elektriği kesildiği için) ile ilgili olarak elektrik şirketi ile bir takım problemler doğar. Bünyan Belediyesi her yıl elektrik şirketinden su intifa hakkı almaktadır. İntifa hakkı artık çok ucuza geldiği için elektrik şirketi ile anlaşmaya gitmek ister fakat şirket anlaşmaya yanaşmaz. Bunun üzerine Mehmet Özcan Bünyan halkını toplayarak, elektrik santralini basar, santralin tüm camı çerçevesi halk tarafından aşağıya indirilir. Yukarı havuzlardaki savaklarda kırılarak havuzun içerisine atılır. Halk fabrikayı kaldıracağız diye bağırmaya başlar. Olay Kayseri Valiliğine ve Doğu Menzil Komutanlığına ve diğer yetkililere bildirilir. Olay üzerine Bünyan’a gelen Vali ve Doğu menzil komutanı halkı yatıştıramaya uğraşır fakat halk ikna olmaz. Bunun üzerine Vali Elektrik şirketi yetkililerine anlaşmaları için talimat verir. Böylelikle şirketle anlaşma sağlanarak su intifa hakkının ücreti böylelikle artırılmış oldu.
Günümüzde halen Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş tarafından işletilen ve Skoda marka 3 tribün, 3 dinamo ve voltaj panelleri orijinalliği bozulmadan korunan santral, Şubat 2009 da Elektrik Üretim A.Ş'ye (EÜAŞ) devredildi.
EÜAŞ, tarafından 56 hidroelektrik santrali ile birlikte özelleştirme kapsamına alınan Bünyan Hidroelektrik Santrali, Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş tarafından satın alınarak müzeye dönüştürülmek isteniyor. Giriş kapısında ilk yapıldığı dönemde asılan ve orijinal hali ile hale duran “Dikkat ali tevettür (alette yüksek gerilim) ölüm tehlikesi vardır” yazılı levhası bulunmaktadır. Santralin bahçesinde ise inşaatı sırasında İstanbul’dan gelen ve iki yıl boyunca memleketine dönemeyen Elektrik Teknisyeni Cemil An tarafından hasretini dindirmek maksadıyla yapılan ve oldukça ilgi çeken İstanbul’daki Kız Kulesinin küçük bir maketi yer almaktadır.
Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş Genel Müdürü Şadi Büyükkeçeci, günümüzde fazla bir kar getirmeyen santralin şirketlerinin temelini oluşturduğunu söyleyerek müzeye dönüştürülmesi gerektiğini belirtmektedir.
Hasan YÜKSEL
Kaynaklar:
• Halit Erkiletlioğlu; Geniş Kayseri Tarihi, Kayseri 2006
• Hamdi Üçok; Çağlayanlar Beldesi Bünyan, Kayseri. 1953
• Zemzem Yücetürk; Ahmet Hilmi Kalaç’ın Ekonomi Görüşü , Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, Ankara 2014.
• Şaban Hacıpaşaoğlu; Bünyan, Ankara 2010
• Kayseri Vilayet Gazetesi arşivleri. 1926-1936 Kayseri
• Kayseri Ve Civarı Elektrik T.A.Ş., Kayseri de Bir İnci, 2015 Kayseri
• http://www.ntv.com.tr/ekonomi/turkiyenin-en-eski-hidroelektrik-santrali-satista
• Kaynak Kişi: Salih Altıntop, 1943 Bünyan
Fotoğraf: 1. Fotoğraf Seyit Burhanettin Akbaş, Diğerleri: Hasan Yüksel