28 Temmuz 2013 Pazar

MEHMET SEDAT TURAN


MEHMET SEDAT TURAN (1933-1988)

1933 yılında Bünyan’da doğmuştur. Babası Aziz Behçet, Annesi Fitnat hanımdır. İlk, Orta ve Lise öğrenimini tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. Bu dönemde İlhan Turan’la evlendi.  Gülhane Askeri Tıp Akademisinde Ruh ve Sinir hastalıkları ihtisasını tamamladı. Kayseri ve Bursa Askeri hastanelerinde Uzman hekim olarak görev yaptı. Tabip Albay olarak Askeriyeden Emekli olan Sedat Turan bir süre serbest hekim olarak çalıştı. Bu dönemde Kayseri, Kırşehir, Nevşehir, Yozgat İlleri Tabip Odası Başkanlığı yaptı.  

12 Eylül darbesinden sonra ilk genel seçimlerin yapıldığı 1983 yılında Turgut Sunalp tarafından kurulan Miliyetçi Demokrat Parti (MDP)’den aday olarak 17 dönem Kayseri Milletvekili olarak Meclise girdi. 1986 yılında MDP fesih kararı alınca, Bağımsız kalan Sedat Turan genel başkanlığını Mehmet Yazar’ın yaptığı Hür Demokrat Partinin (HDP) Kurucuları arasında yer alarak bu partiye geçti.  28 Eylül 1986 yılında yapılan ara seçimde bu parti bir varlık gösteremeyince, üyelerinin bir kısmı ile birlikte Sedat Turan’da Anavatan Partisine (ANAP) geçti.
Cumhuriyet Savcısı Behçet Tufan Turan Ve Prof. Dr. Tayfun Turan’ın babaları olan Mehmet Sedat Turan 23.11.1988 yılında vefat etmiştir.

Hasan Yüksel 

ALİ RIZA NAVRUZ


ALİ RIZA NAVRUZ (1954 -     )

Kayseri’nin Bünyan ilçesine bağlı Burhaniye Köyü’nde doğdu (01.01.1954). İlk öğrenimini köyünde Fevzi Çakmak İlkokulunda (1965), orta ve lise öğrenimini Kayseri’de, yüksek öğrenimini ise Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Muğla İşletmecilik Yüksek Okulu’nda (1981) tamamladı. Okul sonrası Denizli ve Aydın-Söke İlçesinde topçu olarak askerliğini yaptı. Kayseri'de açılan memuriyet sınavını kazanarak Kayseri Toprak İskan İl Müdürlüğünde memur olarak göreve başladı(1984). Üç yıl kadar tahakkuk memurluğu yaptıktan sonra Köy Hizmetleri 4.Bölge Müdürlüğü bünyesindeki Özel İskan Fonunun saymanlığına atandı(1987) . On beş yıl bu görevi sürdürdükten sonra, 2002 -2005 yılları arası Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü sorumlu saymanı olarak görev aldı. Teşkilatın Özel İdare ile birleşmesinden sonra ise Eğitim Uzmanı kadrosu hâlen İl Özel İdaresinde  görev yapmaktadır.
         Ali Rıza Navruz, ilk şiir denemelerinde; çocukken annesinden dinlediği türküler ile halk hikâyelerinin etkisindedir. Halk, Dîvan ve Modern Türk şiirinin şekil ve konu özelliklerinden yararlandı. Arayış döneminde, şiirin bütün unsurlarıyla birlikte bulunmasına inanarak; her şiirinde yeni bir ses bulmaya ve yeni bir yapı kurmaya çalıştı. Bu dönemde özellikle öz ve biçimi dengede tutarak ritme daha fazla önem verdi. Böylece, şiirlerinde eskiye bakan fakat yeniyi seslendiren bir çizgide duygu, düşünce ve hayallerini en rahat söyleme imkânı bulduğu bir ifâde  tarzı ile şekil kaygısı taşımadan kendi üslubunu oluşturdu. Şiirleri pek çok dergi,gazete ve antolojide yayınlandı ve ödüller aldı. İLESAM Üyesidir
         Şiir Kitapları: 
    1-Sızı, 
    2-Kozmik Rüzgarı, 
    3-Sınırsız Düşlerin İdamlık Yüreği,
    4-Ve Aynı Rüzgarla Savrulduk(ortak), 
    5-Amir Hükmüne Rağmen,
    6-Öksüz Uykular Bıraktım Yatağıma
        
Deneme: 
     1-Benden Bana Mektuplar, 
     2- Mısralarda Doğan, 3-Ellerin Olamıyor
        
Araştırma: 
1- Hasan AŞIK (Hayatı ve Şiirleri 
2- Edebiyat Harcı
         Yayına hazır Eserleri: 1-Bet Beniz Arasında (şiir) 2-Türk Sanat Müziği Güfteler Antolojisi 3- İsme Yazılı Şiirler antolojisi 4-Önemli gün ve haftalarla ilgili şiir dosyası

Erciyes
Halini takrire dilin dönse de,
Bir ömür dinlesem seni Erciyes.
Geçmişlere artık mazi dense de,
Başından geçeni bilsem Erciyes.
Seninle paylaşsam o asırları.
Bir ben bilsem sakladığın sırları.
Akbaşında esen kasırgaları,
Şu bağrımda tutsak etsem Erciyes.
Alparslan’a selam dursak ikimiz.
Kükreyince cihan tutsa sesimiz.
Sade kahve isteyince nefsimiz,
Talas bağlarında içsek Erciyes.
Yine Âşık Kerem bize uğrasa.
Bu kez bizden Han Aslıya yol bulsa.
Yanmışların duaları olmasa,
Suyun akmaz, Tekir kurur Erciyes.
Göğsündeki gülün, Aslı mı biri?
Kerem yanında mı, canlı ve diri?
Hey dağların hası ve dahi piri,
Sana gelen, sende kalır Erciyes.
Türkmen kızı yaylağına konar mı?
Karacoğlan gelip Elif sorar mı?
Damağı çatlamış suya kanar?
Vuslat pınarından versek Erciyes.
Moraran başınla bana benzersin.
Meme diye, bulutları emersin.
Tek kelime, -var ya- er oğlu ersin,
Dokunan teninde yanar Erciyes.
Yasladım sırtımı, arkamsın deyu.
Nazlanma, ruhumu karın ile yu.
Kem gözlere gelse, Oğuz’un suyu,
Sende filizlenir, durur Erciyes.
                                   Ali Rıza NAVRUZ

Kaynak: 1-http://kayserisiiraksamlari.tr.gg
2- http://bunyan38.blogspot.com

25 Temmuz 2013 Perşembe

MUSTAFA DURU (KAYSERİ MİLLETVEKİLİ)


MUSTAFA DURU (1949 -     )

1949 yılında Bünyan’da doğdu. Baba adı Tayyar, anne Adı Gülyeter’dir. İlkokulu Çağlayan İlkokulunda okuyan Duru, ortaokulu Bünyan’da okuduktan sonra, Lise öğretimini Kayseri Lisesi’nde tamamladı. Adana İktisadi  Ticari Bilimler Akademisi Makine Mühendislik Yüksek Okulunun gece bölümünden 1973 yılında mezun oldu.   Mezuniyet sonrası 1975 yılında Pilsa Plastik Fabrikasına işletme mühendisi olarak girdi. Ağabeyi ile 1976 yılında kurduğu özel bir şirkette hem müdür hem de yönetici olarak çalıştı. 1980 – 1986 Yılları arasında kurduğu Durusan AŞ de Genel Müdürlük ve Yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev yaptı. Hacılar Elektrik AŞ de 6 ay Makine Bakım ve Proje Grubunda müdürlük görevinde bulundu. Ardından iki arkadaşıyla beraber yeni bir inşaat firması kurdu.

Anavatan Partisinin Kayseri’de kuruluşunda kurucu olarak görev aldı (1983). Daha sonra Refah Partisine katıldı ve İl yönetiminde çalıştı.   Fazilet Partisinin Kayseri’de kuruluşunda ve daha sonra ak parti’nin Kayseri’de kuruluşunda İl yönetim kurulu üyesi olarak çalıştı. Ak partinin Kayseri’de fiilen örgütlenmesinde görev alarak 2002 seçimlerinde bu partiden Kayseri Milletvekili seçildi. Milletvekili seçildikten sonra Kamu İktisadi Komisyonunda görev aldı. 2007 seçimlerinde milletvekilliğinin sona ermesi üzerine kendi şirketini tekrar faaliyete geçirerek iş hayatına geri döndü.

Evli ve 3 çocuk babasıdır. 

Kay. Kayseri Büyükşehir Belediyesi-Kayseri Ansiklopedisi

22 Temmuz 2013 Pazartesi

ZİYA DOĞAN


ZİYA DOĞAN (1932 -       )
Güreşçi, 1932 yılında Bünyan Tuzhisar’da doğdu. Küçük yaşta güreşe başladı. Ziya Doğan, geleneğe uygun olarak küçükken önce kasaba ve civarındaki sayılı güreşçilerle müsabakalara çıkarak güreşe sevdalanmıştır. Bunda o günlerde Türkiye’de güreşin popülaritesinin yüksek oluşu, o dönemde dünya çapında güreşçiler olan Gazanfer Bilge, Celal Atik, Yaşar Doğu, Nasuh Akar, Servet Meriç gibi isimlerin yetişmiş olması etkili olmuştur. O dönemin gençlerinin kalbinde yatan şey, bu büyük güreşçiler gibi isim yapmaktı. Genç yaşta memleketinden ayrıldı ve İstanbul’a gitti.

1949 yılında Fatiğh Güreş Kulübüne katıldı  ve orada Koç Ahmet isimli hocadan güreş kuallarını öğrendi. Serbest stilde güreşmek arzusu taşıdı ama bu arzusu gerçekleşmedi, grekomende de güreşmek zorunda kaldı. 1960 yılına kadar Türk Güreş Milli Takımını çalıştıran Yaşar Doğu, Koç Ahmet’ten sonraki hocasıdır.  1951 ve 1952 yıllarında İstanbul’da iki defa İstanbul ikincisi olduktan sonra 1953 yılında İstanbul birinciliğini elde etti. 1954 yılında da Türkiye Birincisi oldu. 1955’te Türkiye birinciliğini tekrar kazandıktan sonra 1956’da Budapeşte’de Dünya Üçüncülüğünü elde etti. Aynı yıl Yugoslavya’da yapılan Adriyatik Şampiyonası’nda ise 79 kilo’da birinciliği elde eder. 1958’ de İtalya’nın Napoli şehrinde yapılan turnuvada bir birincilik daha elde etti.  1959’da Beyrut’ta yapılan Akdeniz Oyunları’nda 79 kiloda hem serbestte hem de grekoromende mücadele ederek her alanda altın madalya kazandı. 1960’ta ise bu kez Avrupa Şampiyonası’nda Atina’da Bulgar Dobrov’la finale kaldı. Finalde iki güreşçi yenişemeyince tekrar tartıya çıkarıldı ve Ziya Doğan rakibinden 150 gr. Fazla gelince Avrupa ikincisi ilan edildi. Bu duruma son derece üzülen milli güreşçi, 1960’dan sonraki birçok özel turnuvaya hem üzüntüsünden hem de kaburgasındaki rahatsızlıktan katılamamıştır. 1961 yılında ise yeniden Dünya Şampiyonasındadır. Japonya’nın Yokohama şehrinde  yapılan şampiyonada haksız uygulamalar sonucunda Dünya Üçüncüsü oldu. Burada yapılan güreşlerde 6 kilo verdirilerek 73 kiloda ve grekoromende katılmıştır. Güreşçinin arzusu ise kendi kilosu olan 79 kiloda ve serbestte mücadele etmek şeklinde olmuştur. Grekoromende de üstün bir gayret gösteren Ziya Doğan, Romen Bularko ile 1.lik – 3. lük maçına çıkmıştır. Gerek kilo kaybetmesinden ve grekoromende güreşmesinden, gerekse doğu bloku ülkelerinin birbirini kollamalarından dolayı maç başa baş bitmiş olmasına rağmen Doğan, sayı ile mağlup kabul edilmiş ve güreşçimiz dünya üçüncüsü olmuştur.

Ziya Doğan Atina’dan sonra bu ikinci büyük üzüntüyü yaşadıktan sonra aktif sporculuk  hayatına son verme kararı aldı. Fakat Almanya’dan aldığı bir teklifle güreş antrenörlüğü ve teknik adamlığı göreviyle Almanya’ya gitti ve 24 yıl süreyle pek çok başarılı güreşçi yetiştirdi.   Bunlar arasında dünya şampiyonluğu kazanmış güreşçiler de vardır. Ziya Doğan bugün 72 yaşında ve Hisarcık’ta mütevazı bir hayat sürmekte ve anılarını da güreş meraklılarıyla paylaşmaktadır.  
Seyit Burhanettin Akbaş

19 Temmuz 2013 Cuma

GÜNER DİNÇARSLAN


GÜNER DİNÇARSLAN  (1961 -    )
01 Ocak 1961 tarihinde Bünyan İlçesinde doğdu. İlk öğrenimini  Bünyan Namık Kemal İlkokulunda yaptı. Daha sonra Kayseri Atatürk Ortaokulunu ve Kayseri Sümer Lisesini bitirdi. Ardından Açık Öğretim Fakültesi Kamu yönetimi bölümüne kayıt yaptırdı. Bu bölümü okumaya devam etmekte olup, bir çok dernekte kurucu ve üye olarak çalıştı. İş hayatına özel sigortacılık, halkla ilişkiler ve siyasî alanlardaki çalışmalarla başlamış,  bir dönem Kayseri Kocasinan Belediyesi Meclis üyeliği görevini yürütmüştür.  Bu arada siyasete de atılan Dinçarslan siyasi bir partinin kadın kollarında görev almıştır.

1978'den beri duygu ve düşüncelerini kaleme alan Dinçarslan bu yeteneğini 1980 yılında evlendiği eşine ve daha sonra doğan çocuklarına dahi haber vermeden devam ettirdi. Eşi ve çocuklarının haberi olduktan sonra  33 yıl boyunca yazdığı duygu ve düşüncelerini ilk olarak 2002 yılında “Sevda Duygularını Ellerimle Dokudum” adlı kitabıyla yayınladı. Bir yandan ev işleriyle, bir yandan dernek, siyaset ve işle uğraşan Dinçarslan yayınladığı bu kitabıyla yetinmeyip üç eser daha yayınlayarak büyük bir başarıya imza atmıştır. Roman yayınlarının yanı sıra yazmış olduğu şiir ve hikayeleri Erciyes, Ece, Çemen, Yeniden Diriliş gibi dergilerde yayımlandı.  2009 yılında yayımladığı “Ve Kar Yağdı Üzerimize” adlı eseriyle Anadolu Yazarlar Birliği tarafından yılın “Kadın Romancısı” ödülünü aldı. 
                                         
Erciyes Şairler  ve  Yazarlar  Derneği  ERŞADER yönetim  Kurulu  üyeliği,  Sokak Çocuklarını Koruma Derneği Genel Başkanlığı, Kayseri Seyyid Burhanettin Derneği Üyeliği ve daha bir çok dernek başkanlığı ve dernek üyeliği görevlerin de bulunmuş, sosyal faaliyetler alanında, etkin görevler yapmıştır. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Cuma Akşamı Şiir Dinletileri, Kayseri/ Talas, Türkiye Şairler ve Yazarlar Birliği, Şiir Dinletileri ve Erciyes Şiir Günleri Etkinlikleri, Kitap Fuarları ve Ramazan Geceleri Şiir Dinletileri ve Kitap İmza Günleri etkinliklerinde de görevler aldı. 

Eserleri:
Sevda Duygularını Ellerimle Dokudum (2002)
Ve Kar Yağdı Üzerimize (2009)
Mucize (2009)
Işk -Ay'a Bakıp Ağlayan Adam (2011)

MUSTAFA ALTINKAYNAK



MUSTAFA ALTINKAYNAK (1868 – 1941)

Bünyan ve yöresinde “Aşık Dayı” ve “Aşık Mustafa” adıyla bilinen halk şairi Mustafa Altınkaynak, 1868 yılında Bünyan’da Camiicedit Mahallesinde dünyaya geldi. Soyadı kanununun çıkmasından sonra “Altınkaynak” soyadını alan şair, 1941 yılında 73 yaşındayken Bünyan’da vefat etmiştir.
Hamdi Üçok’a göre, şairin tahsili okuyup yazmaktan ibarettir ve kulaktan dolma dini bilgileri vardır. Rasim Deniz ise, şairin iyi bir tahsil yapamadığını; ancak yeteri kadar dini bilgisi olduğu için köylerde imamlık yaptığından ve “hoca” olarak tanındığından bahsetmektedir. Geçimini bağ bahçe işlerinden ve imamlıktan sağlayan şair, şiirlerinin birinde gençlik döneminde bir Ermeni ustanın yanında çıraklık yaptığından da bahseder.
Hayatı hakkında yeterli belge ve bilgiye sahip olmadığımız şairin, yörede bir fıkra kahramanı olduğu da onun için söylenen fıkraların bulunmasından anlaşılmaktadır.
Şairin hak badesi içmiş şairlerden olduğu yönünde güçlü rivayetler bulunmaktadır. Yakın zamanda yaşamış bir şair olmasına rağmen şiirleri yeteri kadar derlenememiştir. Hamdi Üçok’un1953 yılında yayınlanan “Çağlayanlar Beldesi Bünyan” isimli kitabında şairin üç şiiri yer alır. Rasim Deniz ise, 1981 yılında Erciyes dergisinde yer alan bir yazısında şairin beş yeni şiirini yayınlamıştır. S.Burhanettin Akbaş ise, Mustafa Abacıoğlu’nun defterinden elde ettiği şaire ait yeni şiirleri 1986 ve 1987 yıllarında Erciyes dergisinde yayınladıktan sonra 1994 yılında “Bünyanlı Aşık Mustafa” adıyla bir kitapçık haline getirmiştir. Böylece şairin adına kayıtlı şiirlerin sayısı 20’yi bulmuştur.

Allı Gelin Kalk Bünyan’a Gidelim
Adana’dan çıktık doğrulttuk yolu
Öter benli turaç tatlıdır dili
Sahile dayanmaz Bünyan’ın gülü
Allı gelin kalk Bünyan’a gidelim
Bellidir Külek’in boğazı belli
İçinde oturur bir ağa yollu
Tekir Yaylası domurcuk güllü
Allı gelin kalk Bünyan’a gidelim
Bozantı da coşkun akar bulanır
Yıkılası Mengel hayli dolanır
Fındıklı’da çok güzeller sulanır
Allı gelin kalk Bünyan’a gidelim
Karahisar’ın arkası dağ olur
Etrafı mor sümbüllü bağ olur
Karasu da sökün kuşlar çoğ olur
Allı gelin kalk Bünyan’a gidelim


Kaynaklar:
Hamdi Üçok, Çağlayanlar Beldesi Bünyan, Kayseri, 1953
Rasim Deniz, “Aşık Mustafa”, Erciyes dergisi, sayı 45, Kayseri, 1981
S.Burhanettin Akbaş, “Aşık Mustafa’nın Şiirlerini Derleme Çalışmaları”, Erciyes dergisi, sayı:104-107, Kayseri, 1986
S.Burhanettin Akbaş, “Aşık Mustafa’nın Eksik Şiirleri Üzerine”, Erciyes dergisi, sayı: 120, Kayseri, 1987
S.Burhanettin Akbaş, “Bünyanlı Aşık Mustafa”, Bizim Gençlik Yayınları, Kayseri, 1994

YEKTA YILDIZ


YEKTA YILDIZ (BÜNYÂNÎ  1939 -    )

                  01.Ocak 1939 tarihinde Bünyan’da doğdu. Babası, Bünyan’da 27 yıl Maarif Memuru (İlçe Milli Eğitim Müdürü) olarak görev yapmış olan Mehmet Yıldız; annesi, Bünyan eşrafından 1. devre Kayseri Mebusu Hoca Âlim Efendi’nin kızı Ayşe Yıldız’dır.
                  İlköğremini Bünyan’da tamamladı. Ortaokula her ne kadar Bünyan’da başlamışsa da, öğretmensizlik nedeniyle 1952 yılında ortaokul kapatılınca, Kayseri lisesi orta kısmında öğrenimine devam etti. Ortaokuldan sonra Kayseri Lisesi’ni bitirdi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi Türk Dili  ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. 
                  Askerliğini, 1965 / 1966 yıllarında yedek subay öğretmen olarak , Adapazarı Acıelmalık Köyünde yaptı. 1967 yılında Kayseri  Pınarbaşı Lisesi edebiyat öğretmenliğine atandı. Bu okulda başladığı yöneticilik görevine, daha sonraları sırasıyla, Kayseri İnşaat Teknik Lisesi, Fevzi Çakmak Lisesi, TED Kayseri Koleji Vakfı Özel Lisesi’nde edebiyat öğretmeni ve yönetici olarak devam etti. 
                  Evli ve dört çocuk babası olan Bünyânî, Milli Eğitime vermiş olduğu 37 yıllık hizmet sonrası emekli oldu. 
                  Ailesinin Türk kültürünün beşiği olan Horasandan gelmesi ve çevresinde hısım olan Âşık dayısının bulunması ve  çocukluğunda annesinden, dayısından dinlediği ezgiler   (Âşık dayı -Mustafa Alltınkaynak )onda bir takım etkiler bırakmış, aynı zamanda Memiş Hoca gibi Bünyanlı âşık ozanların etkisinde kalarak şiirler yazmaya başlamış. Türkçeyi en güzel biçimde kullanarak eserler vermiştir.
Eserleri:
Hasret Bağrımıza Bağdaş Kurdu

VİRANDIR ŞİMDİ BAĞLARIM
Çok zamandır tutamadım dalımı
Tadamadım dudağının balını
Soramadım hatırını halini
Yâr senin aşkından her dem ağlarım

Akşamı ederim sabah zor olur
Hasret yüreğimde kızgın kor olur
Söylesem derdimi hemen şor olur
Bağrıma taş basar dilimi bağlarım

Açmadı bahtımın gülü açmadı
Murat çeşmesinden bir su içmedi
Gönül serden geçti yârdan geçmedi
Bünyânî virandır şimdi bağlarım



11 Temmuz 2013 Perşembe

A.GANİ AŞIK (ABDULGANİ AŞIK)


A.GANİ AŞIK  (ABDULGANİ AŞIK) (1937 - )

25.02.1937 tarihinde Bünyan Karakaya’da doğdu. 6 kişilik yoksul bir ailenin bir ferdi olan Gani’nin Babasının adı Mehmet , annesinin adı Firdevs’tir. 14 yaşındayken babasını kaybeder. Bütün ailesinin yükü ona kalmıştır. Kendi çabasıyla Ankara Üniversitesi  İlahiyat Fakültesi ‘ni bitirir. Karayolları Genel Müdürlüğü, Yol Su Elektrik Genel Müdürlüklerinde Memurluk görevleri  yanında Diyanet işleri başkanlığına bağlı olarak çeşitli il ve ilçelerle yurt dışında din hizmetlerinde  ve müftülük görevlerinde bulundu. 1972 de Bor Müftülüğüne daha sonra Yeşilhisar Müftülüğüne atandı.  Sırasıyla Almanya’nın  Batı Berlin ve Stutgart eyaletlerinde Başkonsolosluk Ataşeliği’ nde dört yıl  din görevlisi olarak çalıştıktan sonra 1976 aralık ayında kendi deyimi ile “Atatürkçü” olması nedeniyle  Artvin merkez vaizliği  görevine sürgün edildi.  1977’ de CHP’den milletvekili seçilerek 16. Dönem Kayseri vekili olarak meclise girdi.  Eski Müftü, İlahiyatçı ve Milletvelili olan Gani Aşık çeşitli gazetelerde yazdığı makalelerle de adını duyurmayı başarabilmiştir.  
                                                                                                                                                                                   Hasan Yüksel


ABDULLAH AKAY


ABDULLAH AKAY (1930 -    ) Bünyan

Kayserimizin yetiştirdiği en önemli şairlerden biri, hiç kuşkusuz Abdullah Akay’dır. İstanbul’da yayınlanan Yavuz Haber gazetesi, Eylül 2010 sayısında Abdullah Akay’la ilgili bir röportaja yer verirken başlık olarak “Şiire Adanmış Bir Ömür” diye yazmış. Ne kadar doğru bir söz Abdullah Akay için. Daha ilk okula giderken şiir yazmaya başlayan bir şairdir Akay.  Sonra Kayseri Teknik Lisesinde öğrenci iken Akay’ın da edebiyat öğretmeni  olan Kazım Yedekçioğlu’nun çıkardığı Yeni Erciyes dergisinde 1949 yılında ilk şiiri yayınlanmıştır. İlk şiiri yayınlandığı sırada Akay, 19 yaşındadır. Abdulah Akay’ı sürekli şiir konusunda destekleyen Yedekçioğlu’nun Akay’ın şiirlerinde yerel kelimeleri kullanmasından dolayı memnuniyetini sıkça belirttiğini biliyoruz.
Akay, 1953-1973 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yaptıktan sonra 1976-1980 yılları arasında Oyak’ta görev almıştır. 1990-1995 yılları arasında ise TRT’de idareci olarak görev yapmıştır.

Türk Şiirinin en lirik şairlerinden olan Abdullah Akay’ın 1949 yılında Kayseri’de yayınlanan ilk şiirinden bu yana tam altmış bir yıl geçti. Bu altmış bir yıl, nice eserlerle süslendi. 1982’de Anıların Çığlığı, 1984 yılında Tükenişe Kadar Sevmek, 1985 yılında Uzat Yeşil Ellerini, 1988 yılında Bir Şair Geçti Rüzgar, 1995 yılında Islak Güney, yine 1995 yılında Yalnız Ağaçlar (bu eser Prof.Dr.Cengiz Ertem tarafından Fransızcaya çevrilerek Fransızca ve Türkçe olarak yayımlandı.) 1988 yılında Aynalar Gülücük Bekliyor, 1988 yılında yine Erciyes’te bir Işık (Şair Öğretmen Hamdi Üçok’un Şiirleri) ve 1985 yılında Kore’de Dirilen Şehit (Tarih ve Anı kitabı) ile taçlandırılmış bir ömür…

Dört Mevsim Aşk Çiçekleri ise, şairin 60 yıllık şiirlerinin büyük bir bölümünü içine alan önemli bir külliyat olarak karşımızda duruyor.
Gelelim asıl konumuza… Geçtiğimiz günlerde kıymetli büyüğümüz Abdullah Akay’dan bana gelen zarfın içinden kısa ama güzel bir not, bunun yanı sıra “Bünyan Nostaljisi” isimli şiir çıktı. Mektubunda “…hiçbir yerde yayınlamadığım Bünyan Nostaljisi adlı, beni anlatan şiiri gönderiyorum. Sen değerli bir dost ve yazarsın. Uzaklarda olsak da dostluğumuz ve sevgimiz güzel…” demiş. Ki ben de aynı düşünceleri paylaşıyorum. Kendisini uzun zamandır Erciyes TV’de Kitabistan programına davet etmekteydim. Yaptığımız telefon görüşmelerinde bu konu sık sık dile gelmişti. Lakin, kendisinin geçirdiği ağır hastalıklar yüzünden maalesef bu dileğimiz bir türlü gerçekleşmedi. Şükürler olsun ki, sağlık haberlerini aldık ve mutluyuz. Bütün umutlarımızı önümüzdeki yaza saklamaktayız.
Yavuz Haber’de yer alan röportajı satır satır okudum. Hayatı hakkında bugüne kadar bilmediğimiz ayrıntılara da yer vermiş. Demek ki sanatçılarla, kültür adamlarıyla yapılan röportajların önemi çok büyük. Şiire, kültüre, sanata adanmış böylesi ömürleri, bir röportajla değil, yüzlerce röportajla ele almak gerek, bunu açıkça ifade ediyorum.
Abdullah Akay, 1930 yılında Bünyan’da doğmuş bir şair…  Onun şiirlerinde, Bünyan’ın tarif edilmesi çok zor bir yeri var. Onun Bünyan’la ilgili yazdığı şiirleri ben çocukluk yıllarımdan beri okurum. Bildiğim, gördüğüm, tanıdığım bir coğrafya olmasına rağmen sanırım ortada ciddi bir zaman farkı vardır. Çünkü, onun şiirlerindeki lezzeti tarif etmek de zordur. O devri, o zamanı ancak onun şiirleri ifade edebilir diye düşünürüm.
Şimdi Bünyan Nostaljisi şiirine yer verelim, şiirin incelenmesini ise başka bir zamana bırakalım:

BÜNYAN NOSTALJİSİ
Yaşanmış Şiir

Bünyan’da doğdum 1930 yılında
Olukbaşı sokağında evimiz
Abdullah Çavuş’un kızı Fadime anam
Kunduracı Hacı Hüseyin ustanın oğluyum
Dedelerimi hiç tanımadım,
Ben doğmadan gitmişler dünyadan…

Kahveci Yusuf’un torunuyum
İstanbul’da kahvecilik yaparmış
Fatih Camiine yakın bir yerde
Babası ilim irfan sahibi,
Hacı Hüseyin Efendi, müderris
Mısır’da tahsil görmüş
Bünyan’da ilk medreseyi kurmuş

Ömer Amcam’ı Hacın’da alnından vurmuş Ermeniler
Şaban Dayım, Sarıkamış’ta şehit
Donarak ölmüş 90 bin kişi ile
İsmail amcam az çekmemiş yaşamdan
Uzun yaşayıp çok gün görmüş
Yemen çöllerinde İngiliz belası
Balkan savaşında Bulgarlara esir düşmüş.

Üç padişah dönemi yaşamış
Sarayda kalmış
İki metre boyu vardı
Dimdik yürürdü bükülmeden
105 yaşına kadar yaşadı
Çok hoşsohbet sevilen bir adamdı.

Babaannemi tanırım eskilerden
Adı Ayşe kadındır
Kayseri’den gelin gelmiş Bünyan’a
Şehirli ana derlerdi
Beni çok severdi.

Şerbetliydi Ayşe Anam
Yılanları tutardı, onlarla konuşurdu
Başlarını sevgi ile okşar,
Bırakırdı doğaya.

Annem hem yetim, hem öksüz evlenmiş
Babam çok çalışkan adamdı
Ayakkabı yaparak
Zatürreden öldü 44 yaşında

Dağlara keven kesmeye,
Tezek toplamaya giderdim eşeğimle
Akşamları, dağda bayırda yatardım
Ayrana ekmek doğrardım.

Geceleri ışıklar sönerdi Bünyan’da
Ekmek vesikalıydı
Cami Kebir’e tahıl doldurulmuştu,
Savaşa girersek asker yesin diye

Ulucami meydanında bir çeşme vardı
Musluğundan çipilli suyu akardı
İki elimle iki güğüm bakırdan
Su taşırdım anama…

Küçük yaşta zehirli sıtmaya tutuldum
Kinin sarısı ellerim, yüzüm
Verem kol geziyordu çevrede,
Bir de trahom vardı gözlerde
Çocuklar kapı önlerinde uyuz,
Acıktım diye ağlardı.

Bu hikaye uzun ve acı
Aklım yine de hep o güzel kırlarda
Bahçelerde, bayırlarda
Çiçeklerini, otlarını
Kurbağaların gece seslerini
Özlüyorum beni şair yapan Bünyan’ın
Toprak kokulu evlerini…

Şimdi orada iki kardeşim var
Biri oğlan biri kız
Pınarbaşı’na ev kurdular
Bahçelerini ekiyorlar

Ben o bahçede elencikte yatardım
Ya da çardakta
Geceleri yıldızları sayardım
Buralarda o yıldızları göremiyorum
Sanki yok olup gitmişler
O günlerin özlemini seviyorum

Bir şair kızıyla evlendim, Üçok Ayten
Yarım asrı devirdik
Üç oğlan bir kızımız var
Torunlarım emanet yarına…

Abdullah AKAY    İstanbul 2010
Biz de şiirin son bölümünü izah ederek yazımızı noktalayalım:
Abdullah Akay, Ayten Akay (Üçok) ile evlidir ve Oğuzhan (1955), Z. Işık (1957), Emrah Doğu (1968), Oktay (1968) adlarında dört çocuğu vardır.
Şairimize Allah’tan uzun ve sağlıklı ömürler diliyoruz, çocuklarıyla ve torunlarıyla birlikte mutluluk her zaman yanında olsun istiyoruz.
                                                                                          Kayn: S.Burhanettin AKBAŞ

10 Temmuz 2013 Çarşamba

ADNAN TÜRKÖZ (AŞIK HARBİ)

ADNAN TÜRKÖZ (BÜNYANLI HARBI) 
Bağlama Üstadı ve Bestekar



Adnan Türköz, 1925 yılında Bünyan’da doğmuştur  Babası Zabit Katibi Mehmet Efendi, annesi ise Akkadın Hala’dır. Bağlamaya olan merakı on beş yaslarında başlamıştır. Özellikle düğünlerde ve Bünyan bağ ve bahçelerinde bağlama çalanlara eslik etmeye başlamıştır.
Adnan Türköz, bu dönemi Erciyes dergisinde söyle dile getirmiştir:
-On altı yaşında iken mahallemiz kızlarından şimdiki esim Fatma’ya aşık oldum. Bu arada babama baskı yaparak
-Ya bana saz ya da kız alin dedim.
Baktılar ki saz, kızdan daha ucuz. Bana yedi liraya bir saz aldılar. Ben de sevgilimin aşkı ile çala çala sazı ilerlettim. On yedi yaşına gelince tutturdum:
-Saz, yanına kız istiyor. İlle de Fatma’yı bana alacaksınız dedim.
Babamın mali durumu hiç de iyi olmadığı halde ısrarım karşısında beni 26 Şubat 1942’de Fatma ile evlendirdi.
Adnan Türköz’ün Aşık Harbi mahlasıyla söylediği birçok türkünün konusu kıymetli eşi Fatma Hanım’la ilgilidir ve ona duyduğu sevgiyi dile getirmektedir. “Fatmam” isimli türküsünde şairin on yedi yaşındaki bu olayları hikaye ettiği görülmektedir:

“Aman Fatmam kalk gidelim
İdareyi yak gidelim
Emmin dayın ayırmadan
Etrafına bak gidelim”

“Dama attım deynekleri” türküsünde de yine “Komsu kızı sevenin yüreğinde yağ olur mu” diyerek, hayatının bu bölümünü dile getirir.
1944 yılında askere giden şairimiz, askerde notayı öğrenerek Adana, Eskişehir ve Erzincan ordu bandolarında kornet çalmıştır. Askerlik dönüşü, Bünyan Cezaevi Memurluğu, daha sonra da Kayseri Sümerbank Fabrikasında laboluk yapmıstır.
Sairin hayatinda bu dönem, sazını ilerlettigi ve Halk Evleri Saz Toplulugu ile konserlere çıkmaya basladıgı dönemdir. (1948)
Şairin en büyük arzusu, TRT kadrolarında radyo sanatçısı olarak görev almaktır. Istanbul’a gider ve Anadolu Bölge Sanatkarlığı imtihanına girer. Bu sinavı kazanır ve uzun yıllar Istanbul Radyosunda çalısır. İstanbul Belediye Konservatuarı saz topluluğuna girer, daha sonra da bu toplulukta hocalık yapacaktır.
1974 yılında emekli olan saz üstadı Adnan Türköz, 1982 yılında vefat etmistir.
Birçok Bünyan türküsünü ve halay havasını TRT ve konservatuar repertuarlarına kazandıran kişi olmustur. Aşık Harbi mahlasıyla söylediği türküler yurt çapında meşhur olmuştur ve plakları yapılmıstır.
Aşık Harbi’nin derlenmesinde kaynak kişi olarak büyük emekler harcadığı türküler arasinda sunlar vardir:

Bahçası Daşlı Şerifim
Bünyan Halayı
Bünyan Cirit Havası
Dağdan Yuvarlandı Gayalarımız
Dama Attım Deynekleri
Kadifeli Yastık
Kayalar Kayalar
Karşıda Harar Durur (Sıktırma Halayı)
Oduncular Dağdan Odun İndirir
Bünyan Omuz Halayı
Sevdiğim Üstüne Dört Libas Geymiş
Bünyan Sinsin Halayı
Bünyan Üçayak Halayı

Kaynaklar:
Kazim Yedekçioğlu, “Bünyanli Harbi”, Erciyes, Sayi: 3-4, Kayseri, 1978
S.Burhanettin Akbas, “Bünyan’da Yetişen Halk Şairleri: Aşık Harbi”, Erciyes, sayı:167, Kayseri, 1991
Mansur Kaymak, Erciyes Yöresi Halk Türküleri ve Ezgileri Bibiliyoğrafyası, Kayseri, 1991



Aşık harbi’den bir koşuk:

Ne var bunda darılacak
Aşkım yalan fal değildir
Benim gönlüm kırılacak
Bir incecik dal değildir

Avuçlasan tutamazsın
Asla hile katamazsın
Kilo kilo satamazsın
Satılacak mal değildir

Sırma saçın destelensin
Bana sarki bestelensin
Gelemezse postalansın
Çekilecek hal değildir

Su degildir içemezsin
Köprü sanır geçemezsin
Metre metre biçemezsin
Bedestende sal değildir

Pay edilmez ele kalan
İflah olmaz aski bulan
Misafire ikram olan
Pazardaki mal değildir

Yenilecek aş değildir
Giyilecek kumaş değildir
Aşık Harbi’yi taş sanma

O kadar da lal değildir



PROF. DR. ÖMER ÖZSOY
17.04.1963 tarihinde Bünyan’da doğdu.  1969 – 1974 yılları arasında Etiler İlkokulunda ilköğretimini yaptı. Kadıburhanettin ortaokulunu ise 1974 - 1977 yılları arasında okudu. 1977 yılında başladığı Kayseri Lisesinden 1980 yılında mezun oldu.  1980 yılında girdiği Ankara Üniversitesi  İlahiyat Fakültesi'nden “Sistematik Teoloji ve İslam felsefesi" konulu teziyle ve  İsmail Cerahoğlu’nun  gözetimindeki  Kur’an yorumlaması ile çok iyi derecede mezun oldu. Yine Prof. Dr. İsmail Cerrahoğlu’nun gözetiminde  1985 – 1991 yılları arasında Ankara Üniversitesinde Doktorasını yaptı. Ankara Üniversitesindeyken bu üniversitenin İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyeliği görevinde de bulundu. 
Almanya’nın Heidelberg Ruprechts Karl Üniversitesitesi Dilleri ve Kültürleri bölümünde Prof Dr. Raif Georges Khoury gözetiminde  1991 -1993 yılları arasında doktora sonrası İslam ve Kur’an-ı Kerim üzerine araştırmalar yaptı.  Aynı dönemde Ankara Üniversitesi  İlahiyat fakültesinde 1991-1996 yılları arasında Kümülatif Habilitasyon (en yüksek Seviyeli akademik Sınav) çerçevesinde "Metin doğuşu üzerine bir araştırma odaklı tefsir ve Kur'an’ın tarihsel boyutları " Kur’an üzerine ihtisas yaptı. 

2004 – 2005 yılları arasında Almanya’nın Georg-August Göttingen Üniversitesi Arapça bölümünde Alman kütüphanelerinde bulunan Kur’an-ı Kerim el yazmaları üzerine araştırmalarda bulundu. Tüm bunların yanı sıra mesleki kariyerini artırmak için 1985 yılından 2012 yılına kadar gerek Türkiye’de olsun Gerek Almanya’da olsun bir çok mesleki ve bilimsel faaliyetlerde bulundu. Bir çok araştırmanın yanında İslamiyat Dergisi editörlüğü, Kitabiyat Yayınevinin editörlüğünü yapmış, Bir çok üniversitede dersler vermiş. Araştırmaları üzerine kitaplar yayınlamıştır.  Frankfurt Goethe Üniversitesi İslam Dini ve Kültürü Araştırmalar Enstitüsü Başkanlığı yapmıştır. Şu anda bir Alman üniversitesinde kadrolu ilk Müslüman ilahiyatçıdır. Ömer Özsoy’un , 90'lı yılların ortasında Ankara Üniversitesi'nde ortaya çıkan, önemli reformcu İslam akımlarından "Ankara Ekolü"ne dahil olmuş bir akademisyen olmasının yanında, Frankfurt Üniversitesi Protestan Teoloji Kürsüsü’nde, finansmanı dışarıdan sağlanan bir kadroda bulunması, ilk kez rastlanan bir durumdur.
Türkiye’de reformcu İslam ekolünden gelen Prof. Özsoy’un, 2006 yılında Frankfurt Üniversitesi'nde profesör kadrosuna alınmasıyla, Özsoy'un araştırma ve ders metotlarına ilgi olağanüstü artmış, çoğunlukla İslam'ın ve dinin manevi mirasιnιn harfiyen, kalıplaşmιş ve geleneksel yorumundan daha çok, modern yorumuna açık olan görüşlerini savunmuştur. 


Kitapları:
Sünnetullah. Bir Kur’an İfadesinin Kavramlaşması 
Ankara 1994 
Konularına Göre Kur’an. Sistematik Kur’an Fihristi 
Ankara 1996 
Kur’an’ın Metinleşme Tarihi. Bir Giriş Denemesi 
Ankara 2003,
Kur’an ve Tarihsellik Yazıları Ankara 2004, 

Araştırma Alanları: 
Genesis, tefsir ve Kur'an ve Kur'an yorumlama hermenötik 
Kur’an Vahiy ve Tarih
İslam ve modernite odaklanarak Çağdaş Müslüman düşünce
Alman bağlamında İslam ve Bilim İslam teolojik araştırması
Türkiye'de dini düşünce ve İslam Araştırmaları

Ödülleri:
1995: Türkiye Diyanet İşleri Vakfı İslam Araştırmaları Birincilik Ödülü

Danışma Kurulu ve Yönetim Kurulu Üyelikleri:
İslam Araştırmaları Teşvik Derneği Bilimsel Danışma Kurulu (Gefis)
Mütevelli Eugen Biser Vakfı
Sessizlik House Mütevelli Heyeti

Üyelikleri:
Humboldtcu Alman Derneği (HUMBOLDT CLUB)
Türk-Alman Kulübü  Akademisyenler Derneği (CDTA)
İslam Araştırmaları Teşvik Derneği (Gefis)
Alman Üniversiteler Birliği (DHV)

Çevrimiçi Yayınlar:
Türkiye'de tartışma konusu olarak Kuran hermenötik
Yeryüzünde insanların Adventures - Kuran görünümünden özgürlük ve sipariş geçmişi arasında bir gerilim
Dünya üzerinde insanın Macera - Kuran View Özgürlük ve Sipariş arasındaki gerginlik A History of
Avrupa Bağlamında Kur'an Hermeneutik - Savunma ve Uygunluk arasında
Kuran tefsiri, geçmiş ve şimdiki
Şeriat hukuku ve insan hakları beş yönleri - yeni yollarla Kur'an'ın yorumlanması
Frankfurt Model: disiplinler arasındaki diyalog İslami teoloji. Zor yolda dini öğretmen ve imam (Matthias Lutz-Bachmann, Ömer Özsoy Ulrike Jaspers verdiği röportajda) eğitmek için

                                                                                                                   Hasan YÜKSEL

7 Temmuz 2013 Pazar

LATİFE TEKİN


LATİFE TEKİN (1957 - )

Türk edebiyat yazarı. 1957'de Kayseri'nin Bünyan ilçesine bağlı Karacahevenk (Karacivek) köyünde doğmuştur. 1966'da 9 yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul'a göç eden Tekin ailesi şehrin gecekondu mahallelerinden Yenimahalle'ye yerleşir. Ağabeyleri inşaat işinde çalışıp eve katkıda bulunurken 7 kardeşin içinden sıyrılarak kendisini okumaya verir. 1974 yılında Ortaöğrenimini Beşiktaş Kız Lisesi'nde tamamlar. Mezun olduktan sonra 1976 – 1978 yılları arasında yaklaşık bir buçuk yıl İstanbul Telefon Başmüdürlüğü'nde kısa bir süre çalıştı. Doğum nedeniyle ayrıldığı bu işine geri dönmez ve yazarlığı kendine uğraş edinir. İlk kitabı "Sevgili Arsız Ölüm" 1983'te yayınlanır. Anadolu'daki köy yaşamı ve insanlarını masalımsı bir atmosferde ve "Yüzyıllık Yalnızlık" (Gabriel Garcia Marquez) tadında anlattığı bu ilk romanıyla büyük ün kazanır. Büyülü gerçekçilik akımına da yakıştırılan bu romanının ardından peş peşe diğer romanları gelir. 

Sevgili Arsız Ölüm, Türk romanında köklü değişimlerin gözlendiği 1980’li yıllarda, dönemin yenilikçi (avant-garde) arayışlarını yansıtan önemli eserlerden biri olarak kabul edilmektedir. Latife Tekin, eserin yayımlandığı yıl kendisi ile yapılan bir söyleşide, klasik gerçekçi roman anlayışının halkımızın dünya algısını ifade etmede yetersiz olduğunu, bu yüzden kendisinin bir yazar olarak, halk kültürümüzü temel alan bir biçim arayışı içine girdiğini belirtmiştir. İlk romanlarını “büyülü gerçekçi” anlatım tarzıyla kurgulayan yazar, son romanlarında doğacı anlayışı kurgunun odağına almıştır.

1984'de Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarılan ve senaryosunu Latife Tekin’in yazdığı Bir Yudum Sevgi adlı film, 1984’te Antalya Film Festivali’nde Altın Portakal, 1986’da Uluslararası İstanbul Sinema Günleri’nde En İyi Film ödülünü almıştır.

Eserleri İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Farsça ve Hollandacaya çevrildi. Değişik üslubu ve yaklaşımıyla kuşağındaki edebiyatçıların önde gelen isimlerinden biri oldu. Latife Tekin 1997 yılında yerleştiği Bodrum Gümüşlük`te bir `Edebiyat Evi` projesi başlatmıştır. Garanti Bankası tarafından desteklenen proje, Mimar Hüsmen Ersöz'ün 1998 yılında hazırladığı mimari proje ile inşaata başlamıştır (1999). Ressam Hale Arpacıoğlu'nun, Koç Grubu şirketlerinden aldığı destekle, aynı mimari projenin bir parçası olarak Sanat Evi'nin yapımına başlanmıştır. Latife Tekin, Bodrum Gümüşlük'te, herkesin yazabileceği, tartışabileceği, sanatçıların büyük şehrin dağdağasından uzak eser üretebileceği bir mekanın tamamlanması için çalışmaktadır.

Tekin 2004 yılında yayımlanan Unutma Bahçesi adlı romanıyla 2006 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır. 2019 yılında "toplumsal yaşama eleştirel bakışı ve kadın ve çevre konularına duyarlı romanları" nedeniyle, Erdal Öz Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. Halen Bodrum Gümüşlük’te yaşamını sürdüren yazar kurduğu Gümüşlük Akademisi ile faaliyetlerini devam ettirmektedir. 

ESERLERİ 
ROMAN:

Sevgili Arsız Ölüm (1983)
Berci Kristin Çöp Masalları'nı (1984) 
Gece Dersleri (1986) 
Buzdan Kılıçlar (1989) 
Aşk İşaretleri (1995) 
Ormanda Ölüm Yokmuş (2001) 
Unutma Bahçesi (2004) 
Muinar (2006)
Ormanda Ölüm Yokmuş (2008)
Rüyalar ve Uyanışlar Defteri (2009)
Sürüklenme (2019)
Manves City (2019)
Altınçayır Vadisi’nin Çocukları (2020)


SENARYO:
Bir Yudum Sevgi (1984) 
Muhteşem Yüzyıl (Dizi senaryo ekibinde yer aldı)

ANI: 
Gümüşlük Akademisi (1977)


Latife Tekin’in “Sevgili Arsız Ölüm” kitabından 
Zekiye halının gergin çözgülerine parmaklarını doladı:


“Dizgeme dağlarında, erimez bir buz idim. 
Serpme benli, ince belli kız idim,
Toka gözlü, epil epil yüz idim
Atiye incecik titrek bir sesle gelinine karşılık verdi:
“Gözyaşların inci olsun gerdanına düzülsün
Kara bahtın kuş olsun da, göğe süzülsün
Ah çekme, serin dur gelinim
Kirkitli ilmiğe usul vur gelinim
Ciğerim kopar da ağzıma gelir
Dirmit annesi ve yengesi karşılıklı yakıştırıp söyleşirken dayağın acısını unuttu.

Yakıştırıp bir türkü de o tutturdu: 
Cinli kızdım, kül karınlı kuş oldum
Çekildim Akçalı göğüne, kanadım açtım; Geldim ince ota düştüm, iğneli yıldıza kaçtım
Yıldız, ağıtlar peşimde
Yıldız, korku var düşümde.
Beni sakla canım yıldız.

Kaynak:
- Doç. Dr. Macit  BALIK, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü, 2018 http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/tekin-latife
- https://www.biyografya.com/biyografi/6981
- https://www.turkedebiyati.org/yazarlar
- https://www.edebiyatokulu.org/2016/01/latife-tekin.html



AHMET SERVET HACIPAŞAOĞLU



AHMET SERVET HACIPAŞAOĞLU (1918-2005)

1918 Bünyan doğumludur, Hacıpaşazadeler diye bilinen Hacı Paşa İbrahim Efendi’nin torununun torunudur. Babasının adı Lütfullah, annesinin adı Dudu’dur. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü Edebiyat Eğitimi’ni bitirmiştir. Bitlis Merkez İlkokul Öğretmenliği, Kayseri Lisesi, Düzce, Nevşehir, Develi, Bünyan Ortaokulları Türkçe Öğretmenliği yapmış. Elazığ Milli Eğitim Müdürlüğü yaptıktan sonra Sivas’ta Öğretmen Okulu Türkçe Öğretmenliği ve Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur.

02.05.1954 yılında 10. dönem Kayseri Demokrat Parti Milletvekili olarak Meclise girmiştir.
27.10.1957 yılında yeniden Demokrat Partiden aday olarak 11 dönem Kayseri Milletvekili seçilen Hacıpaşaoğlu 27 Mayıs ihtilaliyle Yassıada’da yargılanlar arasında yer almış, 15 Eylül 1961’de beraat etmiştir. 1987 yılında bu kez Anavatan Partisinden milletvekili olan Hacıpaşaoğlu yeniden seçilerek 18. Dönem Kayseri Milletvekili olarak TBMM girmiştir. 2 Kasım 1989 tarihinde partisinden istifa eden Hacıpaşaoğlu, DYP geçmek için ANAP’tan istifa eden 6 milletvekili ile 14.11.1990 tarihinde Demokratik Mücadele Partisi (DEMP)’i kurarak başkanlığına geçmiştir. 7. 12. 1990 tarihinde de hülle partisi olan DEMP fes ederek DYP’ye katılmıştır.

Servet Hacıpaşa oğlu üç çocuk babası olup, 09.05.2005 tarihinde vefat etmiştir.   

ÂLİM EFENDİ (MEHMET ÂLİM ÇINAR)



ÂLİM EFENDİ (MEHMET ÂLİM ÇINAR) (1861 – 1923)

1861’ de Bünyan’da doğdu. Babası Bünyan’ın ileri gelenlerinden Abülkadir Efendizade Efendi’dir.  Anne Adı Fatma’dır. İlk ve orta öğretimini Bünyan’da yaptı.  Daha sonra  Kayseri Medresesi ve Adana Medresesinde öğrenim görerek Müderrislik icazeti aldı.

İyi derecede Arapça ve Farsça bilen Âlim Efendi  ilk olarak Kıbrısta Müderrislik görevine başladı. Daha sonra sırasıyla Rodos, İzmir, İstanbul  ve Sivas Medreselerinde Müderrislik yaptı. Aynı zamanda vaizlik görevlerinde de bulundu.

İlk günlerinden itibaren Milli Mücadele'ye katıldı. Sivas'ta Milli Mücadele lehinde verdiği bir vaazdan dolayı Damat Damat Ferit Hükümeti emriyle tutuklanarak İstanbul'a gönderildi. Orada bir süre Bekirağa Bölüğünde tutuklu kaldı. Divan-ı Harb'te yargılandı. Beraati üzerine serbest bırakıldı.

Serbest kalınca memleketi olan Kayseri'ye geldi. Buradaki ulusal çalışmalara katıldı. Kuvayı Milliye lehindeki vaazlarını sürdürdü. Bünyan İlçe Meclisi İdare Azası olan  Âlim efendi, TBMM 1. Dönemi için yapılan seçimlerde seçilerek Kayseri Milletvekili oldu. 23 Nisan 1920'de Meclisin açılışında hazır bulundu. Mecliste Şeriye, Evkaf ve İrşad komisyonlarında çalıştı. İstiklal Savaşı'nın en kritik dönemlerinde Meclisteki konuşmaları ve Ankara camilerinde verdiği vaazlarla halkın moralinin yükselmesine ve zafere inancının pekiştirilmesine çalıştı. Bu arada Ankara Fetvası'nı "Kayseri Mebusu Ulemadan Mehmet Âlim" unvan ve ismiyle imzaladı.

Evli ve 13 çocuk babası olan Âlim 30.12.1923 tarihinde vefat etmiştir. Ailesi ölümünden sonra Soyadı Kanunu ile “Çınar” soyadını almıştır. 

NESRİN NAS



NESRİN NAS (1958 -   )

Nesrin Nas, 1958 yılında  Bünyan doğmuştur.  Nas,  İstanbul Nişantaşı Kız Lisesinde Orta ve lise eğitimini tamamladıktan sonra.Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü Mezun oldu. İngiltere'de Uluslar arası Para Piyasaları ile ilgili etüt ve incelemeler yapmıştır. Türkiye'ye dönerek İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde Doktora Tezini vererek İktisat Doktora ünvanını almıştır.

Çalışma hayatını Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari İlimler Fakültesinde 13 yıl Öğretim Görevlisi olarak sürdürmüştür. Bu süre zarfında ayrıca dünya gazetesinde Ekonomi Danışmanı olarakta hizmet vermiştir. Daha sonra Üniversitedeki görevinden istifa ederek Uluslar arası Finans Kuruluşları Euromoney, DC Gardner ve Emerging Markets'in Türkiye temsilciliği ve Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu Danışmanlığını yapmıştır.

1998 yılında Anap İstanbul il başkan yardımcılığı görevine seçilen Nas, 1999 seçimlerinde İstanbul 21. Dönem Milletvekili olarak TBMM’ ye girdi. Plan ve Bütçe Komisyonu, Grup Yönetim Kurulu ve MKYK üyeliği ile 3. olağanüstü kongrenin ardından başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu.

11 Ekim 2003 günü yapılan ANAP 8. Olağan Büyük Kongresi'nde, Nesrin Nas, 711 delegenin oyuyla Genel Başkan seçilmiş ve Anavatan Partisi'nin 5. Genel Başkanı olmuştur.  Aynı zamanda Türkiye’de siyasi parti liderliği yapan 6. kadın olma ünvanına sahip olmuştur. 25 Kasım 2004’ te Genel Başkanlık’tan ayrılan Nas,  4 Haziran 2007’de Anavatan partisinden istifa etmiştir.

Evli ve bir çocuk annesi olup, İngilizce bilmektedir.

6 Temmuz 2013 Cumartesi

HULUSİ TURGUT



Hulûsi Turgut, 19 Mayıs 1942 yılında Bünyan’da doğdu.  Hulusi Turgut, Kayseri’de yaklaşık yarım asır savcılık, hâkimlik ve avukatlık yapan, 1950seçimlerinde de Demokrat Parti listesinden Kayseri Milletvekili seçilerek Parlamentoya giren eski Baro Başkanlarından Ziya Turgut’un oğludur. İlköğrenimini Ankara’da, Ortaöğrenimini Kayseri Lisesinde tamamlayan Hulusi Turgut, Yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladı, gazetecilik üzerine yüksek lisans yaptı. Öğrencilik yıllarında Kayseri Hakimiyet Gazetesi’nde muhabirlik yaparak Gazetecilik mesleğine adım attı. Mezuniyetten sonra mesleğe, 1961 yılında, Kayseri’deki Erciyes Telgraf Gazetesi’nde atıldı.  Akşam ve Güneş gazetelerinde Yazı İşleri Müdürü, Türk Haberler Ajansı’nda İç Haberler Editörü, BRT Televizyonu’nda Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. "Akşam", "Günaydın", "Hürriyet", "Milliyet", "Sabah" ve "Yeni Yüzyıl" gazetelerinde çok sayıda araştırma-belgesel yazı dizileri yayımlandı. En çok satılanlar arasında yer alan  “Atatürk’ün Sırdaşı Kılıç Ali’nin Anıları” nı oğlu  Altemur Kılıç’ın  yardımıyla derleyerek çıkartmıştır.

Hulusi Turgut, 1968’ de Kuzey Irak’a giden ilk Türk gazeteci olarak bilinir. Ülkenin en çok ses getiren yazarlarından biri olan Hulusi Turgut, 51 yıllık gazetecilik hayatında beğenilen ve ilgi ile izlenen söyleşileri ve röportajlarından başka, siyaset dünyasını irdeleyen kitaplar da yayınladı. 1977 yılında Ticaret, 1979 yılında da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı özel danışmanı olarak görev yaptı. Doğru Yol Partisi Merkez Karar Kurulu üyeleri arasında yer aldı. 

1994-1995 yıları arasında MHP Genel Başkan Alparslan Türkeş’in anılarını hazırlamaya başlayan Hulusi Turgut’un bu çalışması aynı yıllarda Sabah Gazetesinde yayınladı. Anılar daha sonra ‘ Şahinlerin Dansı’ adıyla kitap haline getirildi.

Yirminin üzerinde biyografi ve belge-kitabı bulunuyor. Çalışmaları, Türkiye ve Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin çok sayıda ödülüne layık görüldü. Halen, ABC Medya Ajansı Yönetim Kurulu'nda bulunuyor, İstanbul Üniversitesi ile Kadir Has Üniversitesi İletişim fakültelerinde ders veriyor.

Eserleri:
Barzani Dosyası –Çeviri-1969,
12 Eylül Partileri-1986,
Güniz Sokağı – 1987,
Demirel’in Dünyası - 1992, 
Türkeş’in Anıları: Şahinlerin Dansı-1995,
Görüntüler 50. Yıl- 2000,
Gap ve Demirel-2000,
Cumhuriyet'ten Günümüze Isparta – 2000,
Adriyatik´ten Çin Seddi´ne Avrasya Ve Demirel I. Cilt Doğu Yakası´nın Hikâyesi-2001,
Kadir Has'ın Anıları: Vatan Borcu Ödüyorum - 2002,
Demokrasi ve Kalkınma - 2003
Kıldan İnce Kılıçtan Keskince: Kılıç Ali’nin Anıları -2004,
Atatürk’ün Sırdaşı Kılıç Ali’nin Anıları- 2005, 
Bir Ömür Suyun Peşinde – 2005 (Aysun NEBREKLİ ve Ergün GÜNEŞ İle)
Ağ Teknolojilerine Giriş – 2005,
Yassıada'da Yaptırılmayan Savunmalar-2007, 
Barzani Olayı – 2008 , 
130 Günlük Kovalamaca-2009,
Lozan: Ali Naci Karacan – 2010, 
Sabri Ülker Hayat Hikayesi – 2014
Maden Bilimcilerin Duayeni Sadrettin Alpan İnsanı Maden Yaşatır -2019,
Hitler Almanyası’nda Berlin Sefirliği Hatıralarım (1939-1942) – 2020 (Derleme)


Hasan Yüksel
Kaynak:  -Abdullah Satoğlu / Kayseri Ansiklopedisi (2002), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
- Kayseri Meşhurları, Emir Kalkan İrfan Birol, Murat Yerlikhan, Kayseri, 2006
- https://www.dr.com.tr/yazar/hulusi-turgut/s=223806